Değersizlik duyguları hayatınızın herhangi bir döneminde ortaya çıkabilir. Böyle zamanlarda birdenbire doğru kararlar alamadığınızı veya hayatınızda sahip olduğunuz şeylere layık olmadığınızı hissettiğinizde, neler olduğunu merak ediyor olabilirsiniz. Kendinize olan güveninizi kaybetmeyin. Çünkü hepimiz zaman zaman benzer biçimde kendimizi değersiz hissedebiliriz.

Bu duygular yaşamınızın herhangi döneminde geçmiş deneyimlerinize dayanarak tetiklenebilir. Önemli olan sizin artık birilerinin alay ettiği, eleştirdiği, susturduğu küçük çocuk değil, bir yetişkin olduğunuzu fark etmenizdir.

Kendinize olan güveninizi kaybetmenize sebep olan bilinçaltı kayıtlarınızı keşfederek onların üstesinden gelebilirsiniz.

Başka biri size iyi olmadığınızı söylemiştir.

İnsanların neden bir başkasına hükmettiğini ya da eleştirdiğini söylemek zor ama birçok kişi kendilerine defalarca değersiz olduklarının söylendiği ailelerde büyüyorlar. Birçok nedenden ötürü, ebeveynler çocuklarında kendi hayatlarıyla ilgili hayal kırıklıklarını giderir. Hoşgörü ile yaklaşmak yerine onlara başarısız olduklarını ve sevilmeye değer görülmediklerini söylerler. Bu, özellikle narsist kişiliğe sahip ebeveynlerin büyüttüğü çocuklar için söz konusu olabilir.

Yaşamınızın diğer dönemlerinde, eşiniz, patronunuz veya iş arkadaşlarınız performansınız hakkında hiçbir konuda kendinizi iyi hissetmediğinizi düşündüren açıklamalar ve eleştiriler yapabilir.

Bütün bu yıkıcı tutumları içselleştirmek yerine negatif mesajların nereden geldiğini tanımlamanız önemlidir. Neden böyle hissettiğinizi anlamaya istekliyseniz, bu düşünceleri yönetebilir ve değerinize yeniden sahip çıkabilirsiniz.

Başkalarının sizin hakkınızda söyledikleriyle ilgili düşüncelerinizi ne kadar fazla incelerseniz, onların sizin üzerinizdeki gücü o kadar düşük olur. Ayrıca kendiniz hakkında yeni ve olumlu düşünceler yaratma olasılığınız da o kadar fazladır.

Osho bir tavsiyesinde şöyle söyler;

“Kimse senin hakkında bir şey söyleyemez. İnsanlar ne diyorsa, kendileri hakkındadır. Ama çok sarsılıyorsun, çünkü hala sahte bir merkeze tutunuyorsun. Bu sahte merkez başkalarına bağlı. Bu yüzden her zaman insanların senin hakkında ne söylediklerine bakıyorsun. Ve her zaman diğer insanları izliyorsun, her zaman onları tatmin etmeye uğraşıyorsun ve her zaman saygın olmaya çalışıyorsun.

Başkalarının söylediklerinden rahatsız olmak yerine, kendi içine bakmaya başlamalısın… ”

Kendinize iyi olmadığınızı söylüyorsunuzdur.

Kendiniz hakkında olumsuz sözler  duyarak büyüdüyseniz, doğal olarak kendiniz için farklı bir şey söylemek zor olacaktır. Ancak bu düşüncelerin size ait olmadığından emin olmanız gerekir.

Kendinizi daha az güvende veya değersiz  hissettiğinizde neden bu olumsuz tavrı takındığınızı sormanız gerekir. Kendinizi berbat hissetmenize neden olan sözleri bir arkadaşınıza söylemezsiniz değil mi? Peki öyleyse neden kendinize acımasızca davranırken ve başkalarına bu kadar inceliklisiniz? Önce kendinizi takdir etmeniz, onaylamanız ve sevmeniz gerekmez mi?

Kendinizle ilgili olumsuz duygulara neden sahip olduğunuzu düşünün ve bu düşüncelerin nereden geldiğini araştırın. İyi yaptığınız bir iş veya sahip olduğunuz bir yetenek mutlaka vardır. Başkalarını takdir etmeden önce kendi iyi taraflarınızı fark edin ve önemseyin.

Kendinizi başkalarıyla karşılaştırıyorsunuzdur.

Eğer kendinizi başkalarının sahip olduğu donanımlara imrenirken bulursanız bunu yapmak yerine hemen odağınızı kendinize çevirmeniz gerekir. Diğer insanları incelemek, başka hayatlar hakkında bilgi edinmek ve onlarla kendinizi kıyaslamak, bunun için zaman harcamak içinden çıkılamaz bir döngüdür. Çünkü hayatta herkesin ve her şeyin daha iyisi vardır. Bu çıkmaz sokakta kaybolmak yerine sahip olduklarınız için şükretmeyi seçerseniz kendi varlığınız ve olanaklarınız sizi mutlu etmeye başlayacaktır.

Eğer hayatınızda bir şeylerin iyi olduğu için derinden minnettar olmayı alışkanlık haline getirirseniz ve şükür sebeplerinizi kendinize günlük olarak hatırlatırsanız, karşılaştırmaya ve imrenmeye karşı kayıtsız kalırsınız. Yaşamınızın şu an ki halinden memnun olmanız için birçok neden var!

Hayatınızda büyük bir değişim yaşamışsınızdır.

Bazen kimliğimizin değişmesi benlik algımızı değiştirebilir. Yakın zamanda boşandıysanız veya işinizi kaybettiyseniz, kendi değerinizi nasıl ölçeceğinizi bilmiyor olabilirsiniz. Birçok insan, kariyerlerini dünyadaki başarılarını doğrulamanın bir yolu olarak görmektedir. Yakın zamanda işinizi kaybetmişseniz, bir zamanlar sahip olduğunuz konumunuzda bağlantılı diğer insanlarla ve yaşamla ilişki kurmakta zorlanabilirsiniz.

Travma veya kalp kırıcı bir değişim ile uğraşırken, kendinizi suçlamanız kolay olabilir. Fakat suçlamak yaşadığınız değişimin yarattığı boşluğu iyileştirmeyecektir. Olanları kabule geçmek ve yeni yaşamınız için iyileştirici planlar yapmak en iyisidir.

Herkesin size karşı olduğunu hissediyorsunuzdur.

Kendiniz hakkında kötü hissettiğiniz durumları, kendinizle ilgili düşüncelerinizden değil, diğer insanlarla ilgili düşüncelerinizden dolayı var olduğunu bulabilirsiniz! Bazen başkalarının hakkımızda ne düşündüğünü hesaplarız ve aslında var olmayan bir takım durumlara inanırız. Eğer bütün dünyanın size karşı olduğunu hissediyorsanız, emin olun bu durum siz öyle zannettiğiniz içindir. Zihninizde yarattıklarınızı gerçek hayata uyarlarsınız ve başkalarını bu yöne doğru itersiniz.

Bunun nedeni “ bilişsel önyargı ” ile hareket etmeniz olabilir. Bunlar, dünyayı anlamanıza ve hızlı kararlar almanıza yardımcı olan temel kurallardır. “Temel kural”, insanların size karşı olduğu ve hakkınızda olumlu kararlar almadığı yönündedir. Bu, etrafınızdaki dünyayı anlamakta hatalara yol açar.

İnsanların size karşı nasıl davrandığına dair kanıtları görmeye çalışmak yerine, dikkatinizi kendi içinize çevirmeniz ve başkalarını neden olumsuz düşüncelerle yüklediğinizi kendinize sormanız gerekir.

Siz negatifsinizdir.

Dikkate almanız gereken başka bir şey de sorunun kendiniz olduğudur. Bunu duymak zor, ama doğru olabilir. Kendinizi yaptığınız ağır eleştiriler ile yargılarken veya hatalarınızın üzerinde dururken bulur musunuz? Eğer cevabınız evet ise, olumsuz durumlar olumlu olanlardan daha fazla dikkatinizi çekme eğilimindedir. Bu aslında düşündüğünden daha yaygındır.

Psikologlar olumsuz olayların beynimiz üzerinde olumlu olanlardan daha büyük bir etkiye sahip olmasının doğal olduğunu söyler ve bunu “Olumsuz önyargı” olarak adlandır. Eğer öz-değerlerinizi bulmak için kendinizle mücadele ederken feci hissediyorsanız, bu ruh hali ‘Böyle hissetmek istiyorum ve başkalarının da benim hakkımda olumsuz düşünmesini bekliyorum’ olabilir.

Kabul etmek istemesek bile bazen kendi hayatımızda mağdur olmayı seçeriz. Kurban rolüne bürünmek kolay olanı seçmektir. Kendinizi kötü hissediyorsanız ve içinde bulunduğunuz ruh halinden kurtulamıyorsanız, bunun kendinizden başka kimsenin hatası olmadığını düşünmeniz gerekebilir.

Kurban zihniyeti sizi acılarınıza, özellikle de sahip olamadığınız şeylere odaklar. Bakış açınızı olumlu olana çevirmeyi ve sizin için önemli olan, zevk aldığınız ve sahip olduğunuz şeylere odaklanmayı deneyin. Olumsuz düşüncelere kapılmanıza izin verirseniz ve bardağı yarı dolu yerine yarı boş görüyorsanız, kendinizi iyi olanı görmeye zorlayın.

Kendi değerinizi başkalarının belirlemediğini unutmayın. Eğer siz yargılanmayı seçerseniz yargılanırsınız. Eleştirilmeyi seçerseniz eleştirilirsiniz. Değersiz olmayı seçerseniz bütün evren size kendinizi değersiz hissettirmek için çalışır. Siz neyi dışarı yansıtırsanız mutlaka onu geri alırsınız.

Sevgiyle,

Sevgim Çöloğlu

Yazar

“Yazarak anlatmak, konuşmak gibi değil. Yazılan her anlatı kendi içinde ölümsüzleşiyor. Çünkü kağıda dökülen her kelimenin büyülü bir yanı var. Okuyanın hayatına dokunmak, ruhuna iyi gelmek, yaşamın iyiliğini ve güzelliğini çoğaltıyor.” sözleriyle yazmanın gücünü tarif eden Sevgim Çöloğlu, NLP, Access Bars, Theta Healing, EFT Therapy konularında uzman ve kariyerini genel yayın yönetmeni olarak sürdürüyor.

Yoruma kapalı.

Pin It