Selamlar;

 

Farkında mıyız? Ne kadar asimile olmuş kadınlar var çevremizde. Hatta onlar en yakınlarımızda bulunuyorlar. ‘’Ama benim önce ona sormam lazım.’’ sözünü ne kadar çok duyuyoruz öyle değil mi? Erkeklerin kadınlar üzerinde sadece fiziksel şiddet göstermediğini, uyguladıkları psikolojik şiddetin daha fazla olduğunu görmezden geliyoruz.

 

Çok kişi tanıyorum; ailesinden biri onun yaşamına müdahale ettiğinde tepki gösterecek ve net tavrını ortaya koyacak, hatta bunun için tartışabilecek ama erkek arkadaşının ya da eşinin yaptırımlarını hiç sorgulamadan yerine getiren kuklalar dolanıyor etrafta.

 

Kendi fikirleri, düşünce ve istekleri olmadan bir başkasının emirleri doğrultusunda hayatını devam ettiren o kadar çok kadın var ki, onların adına çok üzülüyorum. Neden bunu yaptıklarıyla ilgili bir fikirlerinin olduğunu düşünmüyorum. Kendi özgür iradelerinden vazgeçmek ve benliklerini kaybetmek sevdiklerini sandıkları insanı ellerinde tutma çabasından başka bir şey değil aslında.

 

Sonrasında ne mi oluyor? Kendi olmayan, benliğini kaybetmiş bir kadın yaratılmış oluyor. Bir tarafta bastırılmış, sindirilmiş bir kadın ona verilen emirleri yerine getirirken, hayatını bir başkasının kuralları doğrultusunda yaşarken, onu daha çok seveceğini sandığı adam diğer tarafta kendi ayakları üzerinde duran, kendi düşünce ve fikirleriyle özgün olan bir kadın görüp ona aşık oluyor. Sonuç ne mi? Psikolojik olarak bitmiş bir kadının daha ortada kalması.

 

 

Kadınlar ne yapıyorsa kendi kendilerine yapıyorlar aslında ve malesef en büyük zararı kendilerine veriyorlar. Aslında asimile olarak erkeğin aldatması için uygun bir ortam yaratıyorlar. Çünkü erkeklerin ilk kez gördüklerinde aşık oldukları kadın orada yok; o artık asimile olmuş ve yok olmuş durumda. Bir zamanlar istedikleri kadın o, ama o kadın kendinden ödün vererek, özgür iradesini başkasının eline teslim ederek ilişkisinin sonunu hazırlamış oluyor.

 

Bunun farkında olan kaç kadın var? Aldatılmayı baştan kabul ettiğinizi biliyor musunuz? Asimile olmanın bir problem teşkil etmeyeceğini düşünürken kendi benliğinizi kaybettiğinizin farkında mısınız? Aşk olarak tanımladığınız şeyin, hastalıklı bir düşünce olduğunu görebiliyor musunuz? Asıl merak ettiğim ise bunu kendinize neden yaptığınız?

 

Sevgi neydi? Hayat arkadaşı neyin tanımıydı? Bunların cevabını duymaktan korkmayın, sorgulayın gerekirse tartışın. Özgür iradenizden bu denli çabuk vazgeçmeyin.

 

 

Birinin hayat arkadaşı olmak demek; en yakın arkadaşı olup onunla eğlenebilmek, annesi gibi onu korumak ve ihtiyacı olduğunda ona yardımcı olmak, kız kardeşi gibi başı sıkıştığında ona koşmak, dostu gibi derdini paylaşmak, sevgili gibi arzulamak, çocuğu gibi ona sığınmak. Bunlardan hangisi sizi tarif ediyor? Hayatınızdaki adam bütün bu özelliklerin sizde bir araya geldiğini hissediyor mu?

 

Bence ilişkinizi tarif eden tüm tanımları bulmadan önce sonsuza kadar tek bir kişi ile hayatınızı paylaşma kararı almamalısınız. Çünkü ilişkinizde bir şeyler eksik kalıyorsa, birbirinizi tamamlayamıyorsanız bir noktadan sonra o kişinin sizin için doğru adam olmadığını anlayacaksınız.

 

Belki o zaman yıkılacaksınız, toparlanmanız, eski hayatınıza geri dönmeniz uzun sürecek. Ama siz buna değersiniz. Kendinizden vazgeçmeyin.

 

Sevgiyle kalın..

Fulya Gündoğdu

Yoruma kapalı.

Pin It