‘Doğaya saygı şükrün fiili gereğidir.’

Yemek pişirmeyi özveriyle yapan herkes bilir ki iyi yemeğin sırrı iyi malzemeyle başlar. Peki nedir bu iyi malzeme? Nasıl elde edilmeli ya da nasıl işlenmelidir?

Aslında iyi malzeme tohuma tanıdığımız zamandır. Toprağa gösterdiğimiz özendir, özünü koruyabildiğimiz gerçekliktir. Ve doğaya duyulan saygıyla sarf edilen doğru emekler neticesinde her zaman onu sabırla bekleyen ve isteyen herkese tüm güzelliğiyle gelecektir…

Mutfakta iyi bir yemeğin topraktan ve tarladan başladığı farkındalığıyla yola çıkan değerli mutfak aktivisti Alice Waters; 40 sene önce Chez Panisse’te başlattığı organik mutfak devrimiyle beraber Kaliforniya Mutfağı’nın yaratıcısı olmuş ve doğayı yemeklerine; yani çiftliği sofralarımıza  bütün sadeliği ve tazeliğiyle getirmeyi yaptığı birçok işten de görülebileceği üzere ziyadesiyle başarmıştır. Bizler de onun bu başarısından faydalanmalı; yaklaşımını anlamalı ve iyi değerlendirmeliyiz. Çünkü aslında hepimiz aynı ağacın farklı yapraklarıyız. Ancak bütünlüğümüzü koruyabilirsek, içinde bulunduğumuz ekolojik döngünün bir parçası olarak dengeyle yaşamımızı sürdürdürebilirsek birliğimizi de sağlayabileceğiz. Bunu başardığımızda sofralar iyi yemeklerle dolup taşacak, doğa tüm görkemi ve bereketiyle bize hem maddi hem de manevi olarak ihtiyacımız olanı ve hatta fazlasını verecektir.

Mekaniklikten uzaklaşıp, organiği sevgiyle işlemek, onu değiştirmek değil potansiyelini ortaya çıkarmak; benim için doğru yemeğin ilk adımıdır. Çünkü insan aslında doğası gereği zaten doğala muhtaç bir varlıktır. Yaptığım birçok işte gerek Komşuköy’de gerçekleştirdiğimiz etkinlikler olsun gerekse benim de misyonum olan tarladan sofraya akımını yemeklerimde yaşatmaya çalıştığım diğer işlerim olsun; gözettiğimiz ilk unsur mevsiminde, organik ve kaliteli ürünlerle oluşturulmuş özenli bir tabaktır. Beraberinde doğru zamanlama; doyurmakla başlayan mutfak serüvenimde öğrendiğim en değerli şeylerdendir. Çünkü ne olursa olsun zamanında yapılmayan iş faydadan çok zarar getirir. İşte ben tam da bu yüzden doğanın yemeklerime katacağı lezzete imkan tanımayı, bahşettiği mucizelere sabırla bekleyip sonra tabak uzatmayı ayrıcalık olarak görenlerdenim.

Doğaya saygı şükrün fiili gereğidir derler. Karşılığını ödeyecek imkânımız olmasa da onu sahiplenmeyi ve kıymetini bilmeliyiz. Ben de yaptığım işe gereken özeni göstererek şükrümü fiilen yaşatma gayreti gösteriyorum. Çünkü içinde yaşadığımız bu cennet; hâkimiyetine izin verildiğinde yuva, dinlemeyi bildiğinde en güzel arkadaş, zaman tanınıp sevgiyle bakıldığında yemektir aslında. Kucaklamayı, anlamayı, dinlemeyi ve olgunlaşmayı, sabrı ve sebatı hatta onarmayı belki de bizlere öğretebilecek en iyi öğretmendir.  Ve kendine saygı duyana tüm bereketiyle kök salma imkânı verecektir…

Yoruma kapalı.

Pin It