Kategori

İlişkiler

Kategori

Alfa erkekleri aslında sanıldığı gibi etrafındaki diğer insanları susturan ya da baskılayan ve kendilerini otorite kabul eden bir karakter yapısına sahip değildir. Bilakis, onlar özgüveni yüksek, kıvrak zekalı, güçlü, kendi varlığına değer veren erkeklerdir. Alfa erkeklerini diğerlerinden ayıran en belirgin özellikleri ise onların doğuştan lider ruhlu olmalarıdır. Yalnızca sosyal veya iş çevrelerinin, ailelerinin değil, kendi hayatlarının da yönetimini ellerinde tutarlar. İçinde bulundukları ortam ne olursa olsun, kontrolün kendilerinde olması şartını yaratan güçlü Alfa erkeklerini fark edilir kılan detaylar yazının devamında…

Gördüğümüz rüyalar eğlenceli, özlem dolu, rahatsız edici veya düpedüz tuhaf olabilir. Uyandığımızda hatırlamazsak bile hepimiz mutlaka rüya görürüz.

Rüyalar temelde zihnimizin yarattığı hikayeler ve imgelerdir. Bazen sanki gerçekten yaşanmış gibi canlı olabilirler. Bize kendimizi mutlu, üzgün veya korkmuş hissettirebilirler. Hatta kimi zaman aynı rüyayı birden fazla kez görebiliriz. Rüyalar hakkında pek çok araştırma yapılmış, farklı görüşler ortaya atılmıştır. Ancak, hepimizin iyi bildiği bir gerçek, rüyaların bilinçaltımızda var olan kayıtları açığa çıkardığıdır.

Neden rüya görürüz?

Rüyalarımız ne anlama gelir?

Gördüğümüz rüyaları hatırlayabilir miyiz? sorularının cevapları ve rüya hakkında merak ettikleriniz yazının devamında…

Koşulsuz sevgi, çocuğunuza hangi kusurları olursa olsun sevildiğini gösterme şeklidir. Kötü davranışlarda bile olsa çocuğunuzu sevdiğinizden eminsinizdir, ancak çocuklar bunu her zaman anlamayabilirler. Öfkeli olduğunuzda, onlara bağırdığınızda veya cezalandırdığınızda, çocuğunuz kendini ‘Kusurlu’ hisseder. Bu da düşük benlik saygısına ve sevilmeye değer olmadıklarına inanmalarına neden olur.

Kök çakranın genellikle diğer çakralara enerji sağladığı düşünülür. Bu yüzden engellenirse veya dengesizleşirse, diğer çakraların da olumsuz etkileneceği var sayılır. Tıpkı bir bina gibi, çakralarınızın sağlam bir temele sahip olduğundan emin olmak, dengeli bir kök çakraya sahip olmak çok önemlidir.

Eğer her şeyi fazlasıyla kontrol ediyor, öfkeleniyor, güven duymuyor ve kendinizi tehlikede hissediyorsanız, kök çakranızın dengelenmesi gerekebilir. Kök çakranız dengelendiğinde, kibir veya korkudan ziyade pozitif enerjiniz ve özgüveniniz olur. Hayatın getirdiği her şeye sakinlikle yaklaşırsınız, kendinizi dengede ve kabulde hissedersiniz.

Kök çakranızı dengelemek için yedi kolay ipucu yazının devamında.

Günlük koşturma içinde pekçok şeyi hallederken kendimizi sevmekle ilgili ne yapıyoruz? Oysa, hayatı kolaylaştırmak önce kendini sevmekle başlar.

Gelin, daha net görmek için madde madde yazalım ve uygulamaya geçelim. Bunu daha iyi hissetmenin ötesinde, gerçekten içselleştirerek yapalım. Nasıl mı?

1-Sezgilerimize güvenelim.

2-Bize yanlış geleni yapmayalım.

3-İstediğimiz şeyi karşımızdakine net olarak söyleyelim.

4-Birini memnun etmek için kendimizden vermeyelim.

5-Hayallerimizden vazgeçmeyelim.

6-‘’Hayır’’ demekten korkmayalım.

7-‘’Evet’’ demekten de korkmayalım.

8-Kendimize şefkatli davranalım.

9-Kontrol edemediğimiz şeyleri hayatımızdan çıkaralım.

10-Negatiflikten uzak duralım.

11-Dram yaratmayalım.

12-Sevgiden vazgeçmeyelim.

İlk bakışta çok kolay gibi görünse de uygulamaya gelince çoğumuzun pek de başarılı olduğu söylenemez! Ne var ki, bir an durup her maddenin üstünde biraz düşününce, bunları hayata geçirdiğinizde ne kadar doğru yaptığınızı göreceksiniz. Biraz gayretle bunu sürdürdüğünüzde ve alışkanlık haline getirdiğinizde, hayatınız eskisinden daha kolay olacak. Cevapları daha çabuk bulacak, olmayana fazla takılmayacak, hep ileriye bakacak ve çözüme odaklanacaksınız.

Sezgilerimiz bize her zaman doğruyu söyler; ama biz duymazdan geliriz. İç sesimiz bizi uyarsa da çoğu zaman işimize gelmediği için bildiğimizi okur, onu dinlemez ve sonunda pişman oluruz. Sezgilerimize kulak verdiğimizde yanlışlarımız, üzüntülerimiz azalır, daha net oluruz, gereksiz yere herkesi memnun etmek için kendimizden vermekten vazgeçeriz. İstediğimiz şeylere daha çabuk ‘evet’, istemediklerimize daha kolay ‘hayır’ demeye başlarız. Yaşadığımız her olaya ‘’iyi’’ tarafından bakar, içimizi karartmayız. Böyle olunca hayal kurmaya vakit kalır. Hayal kurdukça yapıcılığımız artar, üretken oluruz. Üretkenlik bizi yeniler, iyileştirir. Biz iyileştikçe çevremizde iyiler artar. O zaman içimizdeki sevgi daha da körüklenir. Sevgiyle yaptığımız herşey bize kendimizi iyi hissetirir.  İyi hissetmek de bize her gün daha iyiyi yaşatır.

Kendimizi sevmekle başlar, yaşamımıza iyiyi çekmek. Kendimizi sevmekten hiç vazgeçmeyelim, çünkü o zaman her şartta kendi iyiliğimiz için en doğru kararı vereceğiz.

Sevgiyle…

“Dikkatinizi tamamen kendiniz ilgilendiren şeylere odaklayın ve başkalarına ait olanların onların sorunu olduğu, hiçbirisinin size ait olmadığı konusunda net olun.” ~ Epictetus

 Dramaya bağımlı mısınız? Belki farkında değilsinizdir ama çoğu insan gibi siz de başkalarının sorumluluklarını üstlenirken, aslında kendi hayatınızda dramaya bağımlılık geliştirmişsinizdir.

Teşekkür duygusunu kalben hissetmek, mutlu bir yaşam sürmenin anahtarlarından biridir. Pozitif bakış açısına odaklanan ve şimdiki anda kalmayı seçen insanlar hayat yolculuğunda daha yüksek bir tatmin düzeyine sahip olma eğilimindedir.

Bununla birlikte, minnetle yaşamak aslında her zaman kolay değildir. Olandan çok olmayanı fark etmek, sızlanmak, mutluluğun çok zor sahip olunan bir duygu olduğuna inanmak sanki daha kolaydır. Öyleyse teşekkür etmeyi bilen ve hayatın her anının keyfini çıkaran insanları geri kalanımızdan ayıran şey nedir?

Pin It