Sineklerin Tanrısı adlı eser William Golding tarafından yazılmış oldukça ünlü eserlerden bir tanesidir. Yazara Nobel Ödülü kazandıracak kadar iyi bir eser olan Sineklerin Tanrısı farklı bir deneyimi kusursuz bir hale getiriyor. Bu anlamda en önemli konulardan biri olan karanlığın keşfi bu eserde tüm detaylarıyla edebi bir dille açıklanıyor.
Edebi açıdan oldukça etkileyici bir eser olarak kabul edilen Sineklerin Tanrısı’nı edebi anlamda eleştiremeyiz. Ancak bu eserde anlatılan hikâyenin gerçek hayatta imkansız oluşuna bir göz atmak gerekir. Zira bu hikâyenin gerçek yaşamda ortaya çıkması hiç de sanıldığı kadar kolay değil. Bu anlamda Sineklerin Tanrısı yanlıyor!
Kötülük Değil Medeniyet
Sineklerin Tanrısı adlı eserde en büyük yanılgılardan bir tanesi vahşi hayatta yaşamlarını sürdüren çocukların kötülük ile yoğrulmalarıydı. Ancak gerçek hayatta karşı karşıya kalınan bir olayda Kaptan Warner durumu değiştiriyor. Bir kazada öldükleri zannedilen 6 çocuğun kendi başlarına bir medeniyet inşa ettiklerini söylüyor. Özellikle de bu çocukların medeniyetten uzak kalmış olmalarına rağmen bunu başarmaları romandaki anlatıyı tam tersine çeviriyor.
Kötülüğün doğmasının aksine gerçek yaşamda kendi başlarına yaşamı sağlayan çocuklar kendi müzik aletlerini dahi yapmayı başarır. Bu da aslında işlerin Sineklerin Tanrısı adlı eserdeki gibi işlemediğini gösteriyor. Çünkü insanın içinde aslında var olan gizli bir medeniyet var. Bu medeniyet de nerede olursanız olun kendini hissettirmeyi başarır.
Sinklerin Tanrısı ve Golding
Sinekleri Tanrısı eserini yazmadan önce çocuklar üzerinde birtakım deneyler gerçekleştiren Golding bu konudan çok ciddi haz duymuştur. Özellikle çocukların tepkilerini ölçmek adına gerçekleşen bu deneylerin ortaya çıkardığı kötülük vardır. Bu da aslında eserde anlatılanın ta kendisidir. Peki, gerçekte durum nedir?
Golding’in anlattığının aksine gerçekte durum çok farklı. İnsanların tepkileri ve medeniyete bakışları oldukça değişik oluyor. İnsan içerisindeki iyiliği ne olursa olsun ortaya çıkarmayı başarıyor. Bu nedenle de Sineklerin Tanrısı adlı eserde olduğu gibi herhangi bir kötülükten söz etmek mümkün olmuyor. Peki, sizce durum nasıl? Gerçekten kötülük Sineklerin Tanrısı’nda olduğu gibi mi? Yoksa bu durumdan farklı mı?
Yoruma kapalı.