Ocak ayından bu yana dünyadaki COVID-19’un gelişmelerini izliyoruz. Asya genelinde yaşanan karantina, panik, korku ve virüsün tehlikesine şahit olduk. İki hafta öncesine kadar COVIT-19 ile bu denli yakın olabileceğimize belki de ihtimal vermiyorduk. Ancak şu günlerde hijyenle ilgili alışkanlıklarımızı, bağışıklık sistemimizi, karantinada olmanın güvenilirliğini konuşuyoruz. Bu esnada hissettiğimiz korku yüksekte seyrediyor. Korkularımızı kontrol altına almamız, bağışıklık sistemimizin güçlenmesini ve aşırı stresle baş edebilme gücümüzü var eden önemli bir davranış biçimi.
Eğer endişelerimizin dozunu azaltabilirsek, krizi doğru yönetebiliriz. Psikolojik dokunulmazlık, elimizden gelenin en iyisini kontrol etme duygusu oluşturmak için zihnimizde neler olduğu ve reelde ne yaşandığı konusunda gerçekçi olmaktır. Stresi “Her şey kafanızda”, “Sadece olumlu düşün!” cümleleri ile hafifletmek şu sıralar size gerçekçi gelmeyebilir; ancak gerçek şu ki, zihniniz her şeyi daha da kötüleştirebilir. Çoğu insanın farkına varamayan şey, zihninizin felaket senaryoları üretebilecek güce sahip olduğu kadar aynı zamanda sizi kurtarabilmesidir.