Bir Antakya efsanesiyle başlayalım güne..
Bir varmış bir yokmuş diye başlamıyor efsanemiz, bazen bizi alıp götüren bir kokunun geldiği yere yolculuğumuz var. Bazen yemeklere katarız tek bir yaprağını, bazen taç yaparız başımıza, bazense bir çaya katarız aromasını katsın diye..
Gelelim efsanenin güzelliğine; kahramanlarımızdan biri Apollon. Bildiğiniz üzere güneşin, kehanetin tanrısıdır. Saçlarının kokusu tüm Harbiye’yi mest eden, kokusunu takip edip yollarında aşklarını ilan ettiren su perisi Daphne.
Apollon tüm heybetiyle yeryüzüne inip gezerken Eros’la karşılaşır ve savaşlardaki başarısından bahseder; Eros bunu kıskandığından Apollon’dan intikam almak ister.
Bu süreçte Daphne nehir kıyısında gezerken bir koku vuruyor kalbinden Apollon’u kokuya doğru çekildiğinde Daphne’yi görüp olduğu yerde kalıveriyor.
‘’Bu düpedüz aşk olmalıdır, yoksa kalbi nasıl bu kadar hızlı atsın ki, neden o ipek saçlara dokunmak için yanıp tutuşsun eğer bu aşk değilse? ‘’
Apollon’un halini gören Eros; oklarını hazırlar biri altın, biri kurşundur. Altın olanı Apollon’a saplan ki sonsuza dek Daphne’nin aşkından kavrulsun diye. Kurşun olanı; Daphne’ye saplar kokusundan Apollon’u mahrum bıraksın, ondan sürekli kaçsın diye.
Apollon’nun ona doğru hülyalı bakışlarla geldiğini gören Daphne gerisin geri kaçmaya başlar. Apollon bir kere o kokuyu içine çekebilmek için gerekirse tüm dünyada koşmayı göze alır Daphne’nin peşinden.
Daphne ise gücünün yettiği kadar kaçmak ister Apollon’dan. Ama su perisinin bacaklarında artık derman kalmamıştır. Tüketmiştir bu kaçış onu, ayaklarını toprak dinlendirsin diye gömüverir toprağın içine ve yakarışta bulunur. Yardım ister tanrısal babasından, kurtulmak ister bu kovalamadan.
Daphnenin ayakları ve tüm vücudu ağırlaşmaya toprağa kök salmaya başlar, o güzelim vücudu zariif bir ağaç gözdesine dönüşür, ince narin kolları dallara, o kokusuyla mest eden saçları yapraklara dönüşür.
Bunu gören Apollon koşarak gider agaça dönüşmüş sevdiğinin yanına, gözyaşları karışır gövdesine toprağına agaça can suyunu vermiş olur gözyaşları. Ve bir ahta bulunur;
‘’Yaz kış solmayacak o güzel dalların, benim tacımı süsleyecek yaprakların. Daima yanımda olacak o güzel kokun.’’
Bu ahtı duyan Zeus oğlunun dileğini yerine getirir.
Bizlerin dilinde de evrile evrile dönüşen defne ağacı efsanesi kalmış. Her defne ağacının kokusunu aldığımda yad ederim onların aşkını..
Yoruma kapalı.