I.ELİZABETH 1533-1603

      17 Kasım 1558’den ölene kadar süren bir hükümdarlık. Tarih kitaplarında; İrlanda’nın ve sembolik olarak Fransa’nın da kraliçesi olarak kabul ediliyor.Yaşamı boyunca hiç evlenmedi. Bu nedenle lakabı ‘bakire kraliçe’ydi. Tudor hanedanın üyesi olan kral ve kraliçenin beşinci ve sonuncu çocuklarıydı.

Elizabeth’in hayatının travması üç yaşındayken idam edilen annesiydi. Boynundan hiç çıkarmadığı kolyesinde; annesinin resmini taşıyordu. 7 Eylül 1533’de VIII. Henry’in kızı olarak Londra’da doğdu. Teninin beyazlığı yüzünden hayalet olarak adlandırılarak öldürülmek istense de annesi buna izin vermemişti.

Hayatındaki ikinci travması ise annesinin erkek çocuk dünyaya getirememesi ve zina yaptığı iddia edilerek idam edilmesi ile oldu. Böylelikle Elizabeth gayrimeşru bir çocuk olarak prenseslik unvanı elinden alındı. Başka bir anneden olma oğlu Thomas tahta çıktı, bu seferki yaşadığı darbe ise üvey abisiyle olan ensest ilişki suçlamasıyla oldu. Thomas idam edildi, Elizabeth ise mukaddes kitaba el basarak olmadığına beş kez yemin etti. Babası VIII. Henry prenseslik unvanını Elizabeth’e geri verdi.

Aynı zamanda yaşadığı dönemde kadın; toplumsal anlamda ikincil bir konuma sahipti. Ayrıca kız çocuklarının iyi bir eğitim almasına da pek önem verilmiyordu. Elizabeth buna karşı çıkarak, okumak için diretti. İngiltere’de aldığı eğitimler sayesinde on üç yaşına geldiğinde İngilizce dışında Latince, İtalyanca, Fransızca ve Yunanca okuyup yazabiliyordu.

Bu sırada küçük kardeşi tahta geçmişti. Kardeşi dokuz yaşında olduğundan vekil olarak kendisini seçmişlerdi ülkenin yönetimine. Kardeşi öldükten sonra Roma Katolik Kilisesinin ilkelerine tümüyle bağlı olan kız kardeşi Mary, İspanya prensi II. Felipe ile evlendi. Elizabeth çareyi İngiltere kral vekili ve Mary’nin kocası II. Felipe ile yakınlaşmakta buldu, bu şekilde sarayda ayrıcalıklarını yeniden kazandığı gibi II. Felipe’nin kraliçeden soğumasına da sebep oldu. Mary defalarca hamile kalsa da düşük yaptı ve krallığa bir veliaht veremedi. Kendisinden sonra tahta Protestan bir prenses geçmesi olasılığı, ölü doğan çocuklarının acısı, kocasının kendinden uzaklaşmasının verdiği üzüntü ile o dönemde İngiltere’nin Büyük Britanya dışında bulunan kolonisi Calais’in Fransızlar ile yapılan savaş sonucu kaybedilmesi Mary’i yatağa düşürdü ve ölümünü hızlandırdı.

Mary’nin yönetiminde bir çok Protestan’ın ruhlarının temizlenmesi ve kafir olduklarını düşündüğü için yakarak öldürdü. Halk bu gaddarlığı ve acımasızlığından kaynaklı ‘Bloody Mary’ ünvanını vermişler. Bloody Mary içeceğinin adı buradan gelmektedir.

Mary’nin kocası II. Felipe Elizabeth ile evlenmek istedi fakat Elizabeth’in çocukluk aşkı Robert Dudley‘e olan zaafı yüzünden evlilik gerçekleşmedi. Elizabeth ilk olarak kiliselerde mass ayininin uygulanmasını yasakladı, daha sonra kendini İngiltere kilisesinin yöneticisi seçtirdi ve ülkeyi yeniden Protestan döneme döndürdü. Bunun sonucu olarak birçok suikastla burun buruna geldi. Yakın koruması ve kraliyet muhafızları şefi Sir Francis Walsingham‘ın uyguladığı politikalar sayesinde bu suikastlerden kurtuldu. Katolik İskoçya‘ya karşı protestan lordları destekledi, verdiği desteğin deşifre olmasının ardından İskoçya ile savaşa girdi.Bu dönemde İskoçya’nın başında Elizabeth’in babası VIII. Henry‘nin kız kardeşi Margaret Tudor‘un küçük torunu Mary Stuart vardı.

Fransa’nın ölen kralının ardından Mary Stuart‘ın annesi Marie Guise‘in hanedanın başına geçmesinin ardından Fransa, İngiltere’yi işgal planlarına girişti. Fransa gibi büyük bir güçle savaşa girmenin hata olacağını düşünen Elizabeth baş danışmanı William Cecil‘i Fransızlar ile müzakere için İskoçya’ya gönderdi. Müzakerelerden sonuç ancak Sir Francis Walsingham’ın Marie Guise suikastının ardından alındı. Fransızlar işgal planlarından vazgeçerek İskoçya’yı terk ettiler ve Mary Stuart İskoç tahtından indirilerek kuleye kapatıldı, ardından burada planladığı suikast yüzünden vatan hainliği suçundan idam edildi. Böylece Elizabeth taht için alternatif bir Katolik Tudor kanını ortadan kaldırdı. Büyük rakiplerine karşı büyük müttefiklere ihtiyaç duysa da istemediği bir erkekle evlenmeyi reddetti ve bu yönde kendisine baskı yapan baş danışmanı William Cecil’in görevine son verdi ölümüne kadar bekar olması onun bekar kraliçe unvanının almasını sağladı.

Çoğu tarihçiye göre o Anglikan kilisesinin annesiydi. Din konusunda her zaman nötr bir siyaset izledi o zamana kadar ülke birçok dini görüşten dolayı çalkantılı bir dönem geçirmişti. Elizabeth çözümü hem Anglikanları hem de Katolikleri mutlu edecek yeni dini yasalarda aradı tabii ki bu girişim pek de başarılı sonuçlanmadı. 1588 yılında II. Felipe‘nin İngiltere seferinde Dönemin en büyük ve en güçlü deniz filosu olan İspanyol Armada’nın İngilizler tarafından yakılması Elizabeth’in isminin günümüze kadar unutulmadan gelmesini sağlamıştır.

Kraliçe 1603 yılında ülkeyi uzun yıllar tek başına yönettikten sonra öldü, ölüm döşeğinde elinde Robert Dudley’in kendisine yazmış olduğu mektubun bulunduğu rivayet edilir.

Yoruma kapalı.

Pin It