İyimser olan, empati yapan, nazik davranan, duygusal zekaya inanan, oluruna bırakan biraz daha ileri gidelim, akışa teslim olan çoğunlukta mı? Tabii ki, hayır! Hele hayal kuran!.. Yok denecek kadar az… Çünkü bu yetiler pek çok kişi için hiç de gerekli olmayan şeyler kategorisinde. Kötümserlik, egoistlik, kabalık, her türlü olumsuz duyguda aşırılık, içimize işlemiş durumda. Bu şekilde ne kadar dibe gittiğimizin farkında bile değiliz. Böyle davrananlar, bu sayılan az da olsa iyiye inananlar kadar şikayet ediyor bu durumdan, kendilerini bilmeden hatta neredeyse hiç fark etmeden!… Çoğu kişi ise; bu durumdan hiç mi hiç rahatsız değil. Öyle ki; bu davranışlarını adeta otomatikleştirmişler. Bir anda kızıyor, sinirleniyor, kırıyor döküyor ve sonra hiç umursamıyorlar. Herkes kendine Müslüman, eskilerin deyimiyle… Sonuçta mutsuzlar çoğunlukta.

Çevrenize bir bakın. Kaç kişi gerçekten iyi sizce? Nezaket kaç kişi için önemli? Kaçımız empati yapıyor? Kaçımız karşıdakini anlamaya çalışıyor? Bunun için biraz olsun gayret gösteriyor. Hangimiz teslimiyetle kendini akışa bırakıyor? Bunlar için çaba gösteren kaç kişiyiz?…

 

İyi olmak için gerçekten gayret gerek. Üzmemek, kırmamak, özen göstermek, duyarlı olmak aslında insan olmanın hasletleri; ama gün geçtikçe unutuldu. Unutmayanlar, unutturmamak için uğraşıyor ama nereye kadar? Gayret herkeste olmalı, herkes dönüp kendine bir bakmalı. İyiye herkes inanmalı…

‘Dibe vurmadan yukarı çıkılmaz’ tezinden hareketle ‘’iyi’’ hatta gerekli diye nitelediğimiz, aslında doğuştan genlerimizde olan yetileri hatırlamak ve yeniden hayata geçirmek için önce farkında olmak gerek.. Ve istemek. Özlediğimiz iyiyi hayatımıza sokmak önceliğimiz olmalı. Sonrası kolay; çünkü iyi iyiyi çeker. Arkası çorap söküğü gibi gelir. Herkesi iyileştirir. Hele çok özlendiyse…

Hayatı kolaylaştırmak için iyileri çoğaltmak gerek!

Sevgiyle…

Yazar

Yoruma kapalı.

Pin It