Kategori

İlişkiler

Kategori

 ERKEKLERİN EN ÇOK KULLANDIĞI BEDEN DİLİ DIŞA VURUŞLARI

 

Erkekler, kadınlar gibi beden veya vücut dilini kullanmayı fazla önemsemezler. Daha doğrusu, kadınlar istediklerini direkt söylemek yerine dolaylı yollardan erkeklere mesaj verirler.

Erkekler ise tam aksine istedikleri şeyi doğrudan dile getirirler. Bu nedenle genellikle erkeklerin beden dili hareketlerini gözlemlemeden ne demek istediklerini anlayabilirsiniz. Ancak yine de bilinçsiz de olsa dikkat edilmesi gereken bazı hareketler bulunmaktadır. İşte o hareketleri bir inceleyelim.

  • Kaşların yukarı kalkması ve gülümseme: Karşısındaki kadından hoşlandığını gösteren en büyük hareket kaşlarıdır. Eğer ki erkek sizi gördüğünde şaşırıp bir yandan da gülümsüyorsa, bu size ilgi duyduğunu gösterir. Bu hareketin karşılığında sizin de aynı şekilde davranmanız gerekiyor. Sadece 1,2 saniye sürecek bu hareket, erkeğin size karşı bir adım atmasını sağlayabilir. Unutmayın, erkeklerin beden dili konusunda en güçlü silahlarından biri kaşlarıdır.
  • Gözlerinin odak noktası: sadece tek bir noktaya odaklanarak, karşınızdaki kişinin sizden hoşlanıp hoşlanmadığını öğrenemezsiniz. Veya size ne söylemek istediğini doğru anlayamazsınız. Yine de gözler beden dilinin en önemli unsurudur. Özellikle aşık olan erkeğin beden dili gözlerinden apaçık bellidir. Gözlerini sizden alamaması ya da çok uzun süre gözlerinize bakamaması, sizden hoşlandığını gösterebilir.
  • Ayaklarının ve diğer uzuvlarının yönleri: Aynı ortamda bulunduğunuzda erkeklerin hareketlerini gözlemlemelisiniz. Eğer ki bir erkek sürekli olarak sizin bulunduğunuz yöne doğru kendini döndürüyorsa veya aynı ortamda olmaya özen gösteriyorsa, bu sizden hoşlandığını gösterir. Davranışları size daha yakınsa ve karşılıklı konuşurken ayaklarının yönü size dönükse size karşı boş değildir.
  • Kravat, gömlek ve pantolon düzeltme: Erkek karşı cinse ilgi ve saydı duyuyor ise en tipik haliyle üstünü başını düzeltir. Buradaki mesaj sana iyi görünmek istiyorumdur. Saçlar için de aynı konu geçerlidir. Yanınızda çoraplarını yukarı doğru çekmesi de sizinle ilgilendiğini göstermektedir. En güzel haliyle görünmek istedikleri için çoraplarını da düzeltirler. Ayrıca beyaz çorap giyen erkeklerin bunu daha sık yaptığı söylenebilir.
  • Dik duruş sergilemeleri: Erkeklerin kadınları etkilemek için kullandıkları en büyük silah, dik duruşudur. Çünkü kadınlar dik duran ve özgüvenli görünen erkeklerden hoşlanır. Erkekler dik duruş sergilerken kasları gerginleştiği için size daha da yakınlaşmaya başlayabilir. Ya da gözlerini sizin üzerinizde dolaştırabilir. Beden dili uzmanlarına göre bu pozisyon ‘görsel seyahat’ olarak adlandırılır. Bu bakışlar aslına bakarsanız, sizi yanımda görmek istiyorum, partnerim olur musun tarzındadır.
  • Bacaklarının ayrık duruşu: Erkekler sahip olduğu yanlarını ancak bu şekilde sergilediklerini düşünürler. Çoğu kadına göre itici gelen duruş, yukarıda dediğim gibi erkekler için bir güven halidir. Bunu yaparken aynı zamanda ellerini bellerine veya vücudundaki en güvendikleri yere koymaktan da çekinmezler. Burada aslına bakarsanız hem kendilerine hem de bedenlerine güvendikleri mesajını verirler. Bunlar bazen bilinçli bazen de bilinçsiz yapılan hareketlerdir.
  • Sakallarıyla oynamaları: İşte erkek flört hareketleri listesinde ilk sıralarda yer alan konulardan birisi daha! Düşünen pozu sergileyen erkeklerin sakalları, kadınların saçları gibidir. Nasıl ki karşımızdaki kişiye kur yapmak için saçımızla oynuyorsak, erkeklerin silahı da sakallarıdır. Bazı erkekler kadınları etkilemek için ya da onların kendileriyle ilgilenmesi için sakallarıyla oynarken bazıları ise kısık bakışlarla ilgi ister. Karşınızdaki kişiyi tanıyorsanız bunun ayrımını kolaylıkla yapabilirsiniz.
  • Bacak hareketleri: Erkekler bacakları genelde ayrık bir şekilde otursalar da üst üste de atabilirler. Burada size karşı ilgi besleyip beslemediğini anlamanız için üst bacağının yönüne dikkat etmelisiniz. Eğer ki bacağının ve ayağının yönü size dönük ise size karşı boş olmadığını anlayabilirsiniz.
  • Göz bebeklerinin büyümesi: Kadınlarda olduğu gibi erkeklerinde göz bebeklerinin büyümesi karşısındaki kadına ilgi duyduğu anlamına gelir. Fakat burada önemli olan normalden daha fazla göz kırpıyor olmasıdır. Karşınızdaki erkek ne kadar cool olursa olsun, gözleri ile her şey apaçık ortaya koyacaktır. En önemli ayrıntı gözleri gözlerinizde olmasa dahi yüzünü başka yöne çevirmezler.
  • Ceketinin düğmeleri ile oynaması: Erkekler genellikle karşı tarafın ilgisini çekmek için bu yola başvurur. Ceketin düğmeleri ile oynayarak ilgi çekmeye çalışırlar. Bilinçaltına inecek olursak, elbiselerini çıkartmak istedikleri söylenebilir. Çünkü düğmelerle oynadıktan kısa bir süre sonra ya ceketini çıkartacak ya da önünü açacaktır.
  • Yüzüne dokunması: Karşınızdaki erkek yanınızda olduğu süre içinde sık sık yüzüne dokunuyorsa, size ilgi duyuyor demektir. Kulaklarına ya da saçına dokunması, yanağını ellemesi gibi hareketler yanınızda olmaktan heyecan duyduğuna işaret etmektedir.
  • Bardağı ile oynaması sıkıldığını göstermez: Buluştuğunuz ya da aynı ortamdayken konuştuğunuz bir erkeğin bardağı ile oynaması iyiye işarettir. Bir tek bardak da değil. Uzmanlara göre bir erkeğin yanınızdayken telefon, anahtarlı gibi objelerle uğraşması onun sizden hoşlandığının sinyallerini vermektedir.
  • Erkeğin mesajı temaslarda gizli: Dokunmak, kadınlarda olduğu gibi erkeklerde de olumlu duygulara işaret eder. Karşınızdaki erkek size dokunmak için fırsat kolluyorsa, bilin ki sizden hoşlanıyordur. Bu nedenle bir erkeğin kolunuza, bacağınıza, omzunuza dokunmasına karşı gözünüzü açık tutmalısınız. Tabi her temasın da bir hoşlanma belirtisi olduğu yanılgısına düşmeyin.
  • Savunmasız anını yakalayın: Kollarını göğüs hizasında kavuşturması, erkeğin savunmasız kaldığını gösterebilir. Yani ona teklif etmek ya da onaylatmak istediğiniz bir şey varsa böyle anlarda harekete geçebilirsiniz.
  • Avuç içlerine ve bileklerinin yönüne dikkat: Bir erkeğin size ilgi duyduğunu gösteren işaretlerden bir tanesi de avuç içlerinin ve bileklerinin yönü. Dolayısıyla hoşlandığınız erkeğin avuç içleri ile bileklerinin yönünün size dönük olmasından mutluluk duyabilirsiniz.
  • Burnuna dokunmasına dikkat: Kadınlarda da geçerli olan bu kurala göre erkeğin burnuna dokunması yalan habercisi. Çünkü kişi gerçeği söylemekte zorlandığında kan basınçları yükselir ve kılcal damarla uygulanan baskıyla burunları kaşınır. Dolayısıyla erkek sizinle konuşurken burnuna dokunma ya da kaşıma hareketleri yapıyorsa, bu yalan söylediğini düşündürebilir.
  • Kontrolsüz Davranışlar: Normalde gayet cool olan biri yanınızdayken çocuklar gibi şen oluyor ya da sakarlıklar yapabiliyorsa, sevinebilirsiniz. Çünkü erkekler, aşık olduklarında normal hallerine göre daha hareketli olurlar. Ellerini kollarını nereye koyacaklarını bilemeyip, kontrolsüz tavırlar sergileyebilirler.
  • Nefesine dikkat: Bir erkeğin hoşlandığını gösteren başka bir işaret de dudakları ve nefesi. Çünkü heyecanlandığında burnundan aldığı nefes yetersiz gelmeye başlar ve dudaklar hafif aralanır. Aynı zamanda burun deliklerinde büyüme olabilir.
  • Kemerine dokunması ve bacaklarını açarak oturması: Bir erkeğin kemerine dokunması, bilinçaltında cinsellik yattığının göstergesi olabilir. Kemere dokunmanın yanı sıra bacaklarını açarak oturması da aynı niyete işaret etmektedir. Bununla birlikte bazı uzmanlar tarafından güç gösterisi olarak yorumlanır.
  • Ciddiyet: Bir kadına ilgi duymak bazılarında çocuksu davranışlara yol açsa da bazılarında erkeği ciddiyete yönlendirir. Çünkü karşısında hoşlandığı, doğal olarak da ilgilendiği ve saygı duyduğu biri vardır. Onu ciddiyetle dinlemek ve fikirlerine önem verdiğini göstermek yapabileceği en mantıklı şeydir. Dolayısıyla diğerlerine karşı çok da ciddi görünmeyen ama siz ağzınızı açtığınızda pür dikkat kesilen erkeğin hareketlerine daha fazla dikkat edebilirsiniz.

Sonuç olarak; beden dili hareketleri ile karşı cinsin size ne demek istediğini kolaylıkla anlayabilirsiniz. Bunun için uzman olmanıza gerek yoktur. Ama iyi bir gözlem gücüne ihtiyacınız vardır. Sadece size karşı değil, diğer kişilere de nasıl davrandığına bakmalısınız. Böylece daha doğru kararlar alabilirsiniz. Sözsüz iletişim ile karşınızdakinin bilinçaltını okuyarak, ona karşı nasıl bir tavır takınmanız gerektiğine karar verirsiniz.

 

Teşekkürler

 

Beden Dili Analizi IV

 

    KADINLARIN EN ÇOK KULLANDIĞI BEDEN DİLİ DIŞA VURUŞLARI

 

 

Bu konunun özellikle erkekleri ilgilendirdiğini düşünüyorum. Kadınları tanımak istiyorsanız, sözlerden ziyade vücut diline bakmalısınız. Çünkü kadınlar her şeyi apaçık dile getirmezler. İncinmekten korkarlar veya ilk adımı sizin atmanızı beklerler.

Tabi aksi de mümkündür. Ne istediğini bilen, aradığını bulduğuna inanan güçlü kadınlar doğrudan konuşmayı tercih ederler. Zaten bu durum güçlü kadınların özellikleri arasında öne çıkar.

Son olarak; yazdığımız maddeleri yorumlarken ve hayatınıza dâhil ederken, karşınızdaki kadını doğru gözlemlemeniz gerektiğini unutmamalısınız.

  • Göz bebeklerinin büyümesi: bir kadının gözünün içine bakarak, sizden hoşlanıp hoşlanmadığını kolaylıkla anlayabilirsiniz. Eğer ki göz bebeklerinin içi büyüyor ve ışığı fark ediyorsanız; bu sizden hoşlandığı anlamına gelir. Sözlerimizi bir şekilde seçerek konuşabiliriz. Fakat gözlerimizi kontrol etmemiz gerçekten zordur. Bu nedenle sözsüz iletişimde gözler önemli! Kadınların beden dili konusunda kendilerini ele verdikleri ilk nokta da gözlerdir. Fakat bu ortama, ışığa bağlı olarak değişebilir. Çünkü karanlık ve loş ortamda göz bebeklerimiz istemsiz olarak büyür. Bu yüzden ışıktan emin olmanız gerekir. Göz kontağı kurmak, vücut dilinde önemlidir. Eğer karşınızdaki kadın sizinle göz kontağı kuruyor ve gözlerini kaçırmıyorsa, buradan size karşı olumsuz bir his beslemediğini anlayabilirsiniz.
  • Selamlaşma tokalaşma merasimi: Biliyorsunuz ki selamlaşmanın bin bir çeşit yolu vardır. Sadece merhaba diyerek, eli belirsiz bir şekilde sıkarak yahut tutulan eli bırakmak istemeyerek.. Tokalaşma şekilleri de duyguları ele veren önemli konu. Karşınızdaki kişi siz elinizi çekene kadar bırakmıyorsa sevinebilirsiniz. Ancak tamam diyebilmek için iletişimde önemli olan diğer unsurları da önemsemeniz gerekir.
  • Parmakların duruşu: Kadınların en güçlü silahlarından birisi de parmaklarıdır. Çünkü narin ellerindeki bu parmak uzantıları, doğru şekilde kullanıldığında, kolayca istenen etki bırakılabilir. Parmakların duruşu da tamamen size karşı duygularımızı gösteriyor. Çünkü biliyorsunuz ki ellerimizi, kollarımızı hareket ettirmeden duramayız. Hareket ettirmiyorsak bir sorun var demektir. Parmaklarımızı saçlarımıza götürüyorsak bundan iyi anlam çıkartabilirsiniz. Çünkü bunun anlamı karşımızdaki erkeğin ilgisini çekmek istememizdir. Hızlı veya gergin bir şekilde parmaklarını saçları arasında dolaştırıyorsa da karşınızdaki kişi utangaç olabilir.
  • Ellerin duruşu: Çoğu kadın sıkıldığında, utandığında veya kızdığında ellerine bakar. Tabii ki bu kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Karşınızdaki kişi utangaç ise ilgisi ilk olarak elleri üzerine yoğunlaşır. Çünkü yüzünüze bakmakta güçlük çeker. Bu nedenle de gözleri ellerine gider. Tabii karşınızdaki utangaç olmayabilir. Sizin yaptığınız bir davranışa veya günlük yaşadığı bir olaya sinirlenmiş olabilir. Bu durumda kadınlar masanın üzerinde elleriyle ritim tutarlar. Kadının elleri çenesindeyse ve düşünceli bir şekilde hayallere dalıyorsa bilin ki ilgisi sizin üzerinizde değildir. Bu sırada genellikle düşünülen husus, karşımdaki kişi hak ediyor mu tarzında sorulardır.
  • Dudakların ve ağzın duruşu: Karşınızdaki kadın dudaklarını ısırıyor veya ıslatıyorsa bu erkekler için iyiye işarettir. Çünkü dudaklar istemsiz bir şekilde kendini ele verir ve kadınların hoşlanma hareketleri sıralamasında zirvede yer alır. Kadının hislerini anlamak istiyorsanız dudaklarına bakabilirsiniz. Tabii ki burada abartıya kaçmamanız gerekiyor. Bu durum aksi anlaşılmalara sebep olabilir. En çok kullanılan beden dili hareketlerinden olan ağız hareketleri ise kadının karşısındaki kişiyi beğenip beğenmediğini, isteyip istemediğini anlamanızı sağlar. Özellikle kadın ruj sürüyormuş gibi işaret parmağını dudağında gezdiriyorsa ilişki konusunda bocalıyordur. Ağzını sıkıca kapatıyorsa, dişlerini dahi göstermiyorsa hislerini gizliyordur. Aksine ağzı açıksa sizden hoşlanıyordur. Hatta ağzı açık bir şekilde alt dudağını ısırıyorsa kafasından acaba beni beğendi mi, tarzında sorular dolaşıyordur.
  • Ayakların duruşu: Karşınızdaki kadının ayakları ve oturuş pozisyonu size doğru dönükse buradan kadının size ilgi duyduğunu anlayabilirsiniz. Aksine size doğru dönük değilse, hoşlanmadığını anlayabilirsiniz. Burada büyük pay size düşüyor. Kadının ilgisini çekmeyi başarabilirseniz, yönünü size döndürebilir. Düşüncelerinin değişmesini sağlayabilirsiniz.
  • Öne doğru eğilmesi: kadın size karşı boş olmadığını öne doğru eğilerek anlamanızı sağlar. Aksine tavır takınıyor, arkasına yaslanıyorsa da aranıza mesafe koyduğunu anlayabilirsiniz.
  • Elini çenesine koyması: Kadınların flört hareketleri ve anlamları üzerine bilmeniz gereken en önemli noktalardan birisi, çeneye dokunuş şeklidir. Eğer bir kadın elini çenesinin altına koymuş düşünceli gözlerle size bakıyorsa, daha sizin için karar vermemiş demektir. Bu gibi durumda aslında kadının beni ikna et, sana inanıyım mesajı veriyordur. Tabii ki anlayabilene. Bu durumu doğru bir şekilde kullanmalısınız.
  • Yüz ve bakışları: her kadın sevdiği adama daha başka bakar. Tabii önemli olan bunu anlayabilmek. Bunu anlayabilirseniz, karşınızdaki kişinin sizinle ilgilenip ilgilenmediğini kolaylıkla çözebilirsiniz. Eğer ki kadın, çenesini kenetlemiş ve çene altına (gıdı kısmı) koymuş size bakıyor ise sizden ilgi bekliyordur. ‘Yüzüme bak, güzel miyim, bana bir şeyler de’ gibi içten içe kendiyle konuşuyordur. Kısacası bu duruş, karşısındaki tarafından beğenilmek için sergilenmiş bir harekettir.
  • Erkeğini taklit etme halleri: her hareketinizi taklit ediyorsa bilin ki sizi ya çok seviyor ya da ailesinden biri gibi görüyordur. Ama daha çok birinci seçenek ağır basacak diye düşünüyorum. Saçınızı kaşırken, kadının da saçını kaşıması, bacak bacak üstüne attığınız aynı şekilde kadın da oturul pozisyonunu sizinki gibi değiştirdi bunların hepsi yansıma hareketleridir. Ve size kendine yakın gördüğünün göstergesidir. Uzmanlar bunu mimetizim olarak adlandırırlar. Farkında olmadan kadının veya erkeğin sizi taklit etmesi, size güveniyor anlamına gelir.
  • Saçlarının duruşu: Saçlara göre de beden dili olur mu demeyin. Çünkü saçlar, aşkın beden dili olarak görülür ve birçok bilgi verir. Kadın, elleriyle saçlarıyla oynuyorsa bu iyiye işarettir. Kadın saçlarını kulağına veya kafasının arkasına almışsa güzelliğini göstermek istiyordur. Saçından bir tutam yüzüne bırakmışsa kendisine seksilik katmak istiyordur. Saçını topuz yapıyorsa da durum biraz daha erotikleşmektedir. Ortadan ayrılmış saçlar ise beğenilmek isteyen fakat kendine güvenmeyen kadınları işaret eder.
  • Kolların duruşu: Kadınların hoşlanma belirtileri konusunda kolları da büyük bir mesaj taşır. Kadının kollarının duruşu da size karşı nasıl bir tavır takındığını anlamanızı sağlar. Eğer ki kadın kollarını bağlamış ve geriye yaslanmışsa bu size kızdığının işaretidir. Bu durumda kadını yumuşatmanız gerekir. Ya da olay mahallinden uzaklaşmayı düşünmelisiniz. Kadının sinirinin geçtiğine emin olduğunda ufak bir hediyeyle kalbini alabilirsiniz.
  • Kollarını göğüs bölgesinde birleştirmesi: Karşısındaki kişiyi dinliyormuş havası verse de aslına bakarsanız rahat olmadığı anlamına gelir. Bu gibi durumlarda vücut savunmaya geçerek, kapanma hareketi yapar. Yani aranıza bir bariyer koyar. Aynı şekilde önüne kahve fincanını, meyve tabağını vs. eşyaları koyuyorsa da savunmada olduğunu bilmelisiniz. Aksine önünüzdeki yığınları bir kenara itiyor ve ellerine bakıyorsa bu iyiye işarettir.
  • Gülümseme hali: Kadınlar için gülümsemek güçlü bir silahtır. Kızdıklarında, öfkelendiklerinde dahi kadınlar kendini güçlü göstermek için gülerler. Ama işin içine sevgi girdiğinde bu pek böyle değildir. İstemsiz bir şekilde kadın etrafa mutluluk saçar. Özellikle aşık ve aşkı yaşayan kadın bu şekilde olur. Güç gösterisi için gülümseme ile bu durumu kolaylıkla ayırt edebilirsiniz.
  • Vedalaşma hali: Eğer bir kadın vedalaşırken ellerini boynunuzda kenetlemiş ve sarılma sürecini uzun tutuyorsa bilin ki o kişinin sizde gözü vardır. Yanağınızdan dahi öpüyor olsanız bile bu kadın bu tarz bir eğilim içinde ise sizi apaçık sevdiğini belli ediyordur. Size sarıldığında hem bırakmak istemiyor hem de kalbinin atışını size hissettirmek için iyice size sokuluyorsa da kadının sizden hoşlandığını anlayabilirsiniz.

Sizlere kadınlar hakkında birkaç ufak detayla beden dillerinin neler anlatabileceğini söylemiş oldum. Bundan sonrası sizin karşınızdaki kadını ne kadar iyi gözlemlemiş olmanıza kalıyor.

 

Teşekkürler

 

Beden Dili Analizi III

      SÖYLEYEMEDİKLERİMİZİ VÜCUDUMUZ DIŞA NASIL VURUR?

 

      

 

Bu sefer beden bilimizle ilgili örnekleri göreceğiz. Sergilediğimiz duruşlarımızın bize aslında ne dediğini anlatmış olacağız.

Beden dili tablosu da diyebiliriz buna. Önemli detay, abartıdan kaçmak. Sadece etkili iletişim olacağını düşündüğünüz için abartılı el ve kol hareketlerinden ya da yüksek sesle kendinizi ifade etmeye çalışmaktan kaçmak ilk kural diyebiliri. Peki, nedir bu beden dili örnekleri gelin birlikte göz atalım.

  • Bezgin, mutsuz bir duruş: Omuzlarımızın aşağı doğru olması, güvensiz ve bezgin bir duruş karşı tarafta sıkıldığımız algısı yaratmaya yetecektir. Eğer birini dinlemek istemiyorsanız omuzlarınızı düşürerek sıkıldığınızı belli etmiş olursunuz ama isteyerek ama istemeyerek.
  • Abartılı el ve kol hareketleri: Karşı tarafta gerçekleri tüm çıplaklığı ile yansıtmadığınızı işaret ediyor olabilir. Çok konuşan çok yalan söyler gibi bir cümle vardır kulağımıza yer eden. Abartılı hareketleri direkt yalan olarak tasvir edemesek de var olan şeylerin biraz süslendiği anlamına geldiğini söylesek yanılmış olmayız. Sadeliğin her zaman alkışı aldığını unutmamak lazım.
  • Konuşurken saate bakmak: Biraz sıkıldık mı? Evet! Bir an önce karşımızdaki cümlesini bitirsin mi istiyoruz? Kesinlikle evet! Biri konuşurken saate bakmak karşı tarafta direkt sıkılma algısı yaratıyor. Siz masum bir şekilde gerçekten saatin kaç olduğunu merak ettiğiniz için bakmış olabilirsiniz ama vücut dili işte, başka anlamlara da gebe.
  • Gözleri kaçırmak: Bu maddeyi hemen hemen hepimiz biliyoruzdur. Konuşurken gözleri kaçırmak, göz temasından kaçınmak karşı tarafta ‘acaba yalan mı söylüyor’ algısı yaratabilir. Çünkü vücut dili denince ilk akla gelen mesajlardan biridir göz kaçırmak. Tabi bu direkt yalan söylendiği anlamına gelmez, aynı zamanda sizin utangaç biri olduğunuzu da işaret edebilir. Bu işler hiç kolay değil.
  • Kolları çapraz yapmak: İletişimi kesmenin karşınızdakini artık dinlemiyor olduğunuzun bir göstergesi olabilir kolları çapraz yapmak. Kollar genelde iletişimi kesmek istediğinizi ya da karşıdan alacağınız duygu ve düşüncelere kapalı olduğunuzu işaret ediyor olabilir. Bazen düşüncelerimizi olduğu gibi karşı tarafa aktarmaya çekinebiliriz ya da paylaşmak istemeyebiliriz. Vücut dilimiz girer bu noktada devreye ve yapacağımız birkaç hareket, düşüncelerimizi hemen ele verir. İletişimde vücut dilini önemli başlıklı onca yazılın varlığı da bizi bu konunun önemine itiyor.

Pekâlâ, bunlardan sonra ana konu olarak düşündüğümüz vücut dili ne demek onu kısaca bir anlatalım. Neymiş bakalım bu vücut dili?

Vücut dili vücudun duruşundan, mimiklerinden ya da göz hareketlerinden oluşan ve tüm bu oluşumları zihinsel ve fiziksel faaliyetlerle destekleyen bir iletişim şeklidir. Sözel olmayan bu iletişim şekli, aslında kişinin kendisini ifade ederken büründüğü karakteristik özelliği de olabilir.

İletişim sırasında sadece sözlerimiz ile değil vücut dilini etkili bir şekilde kullanan insanlar aynı zamanda iletişim becerileri bakımından da yetenekli oluyorlar hiç fark ettiniz mi? Elbette kastımız vücut dilini kullanmak adına savrulan eller, kollar değil ki zaten doğal olmayan kendini hemen belli ediyor. Vücut dili anlamını açıkladıktan sonra yazımızın en başında ‘kendimizi ele veren’ ifadesi ile giriş yaptığımız beden dili çeşitlerine, beden dili kurallarına kısaca beden dilinin özelliklerine değinelim.

Kadınlar ve erkekler olarak iki ayrı grupta inceleme yapmamız gerekiyor tabii ki. Fiziksel olarak farklı olunmasının yanında mental ve vücut dili olarak bambaşka bir hal alıyor.

Bir sonraki yazı da görüşmek üzere diyorum.

Teşekkürler

 

Beden Dili Analizi II28

           SÖZLERİMİZLE DEĞİL BEDENİMİZLE DIŞA VURDUKLARIMIZ

           

Kimi zaman gizlenmek isteriz. Saklamak cazip gelir düşüncelerimizi, aklımızdan geçenleri, söylemek isteyip de söyleyemediklerimizi.. Ağzımız susarken gözlerimiz bağırır kimi zaman ama yok; iletişime kapatmışızdır kendimizi bir şekilde. Ve fakat işin ilginç olan kısmı şu ki dilimizin söyleyemediğini, beden dilimiz açık edebiliyor çoğu zaman. İnkâr da edemiyoruz çünkü artık vücut sırlarımız da ifşa edildi.

Gözlere bakmaya korkar olduk kendimizi ele vereceğiz diye. Elbette vücut dili sadece gizlemek istediğimiz duyguların ifşasından ibaret bir durum değil. Temelinde çok daha derin anlamlar yatıyor. Diyeceğimiz o ki bilerek veya bilmeyerek yaptığımız birkaç vücut dili hareket, bizi fazlasıyla ele veriyor.

Beden dili ve hareketlerinin iletişime etkileri azımsanmayacak durumdadır. Aslına bakarsanız karşınızdaki kişi konuşurken, onu tam anlamıyla dinlemek yerine ona karşı vereceğiniz cevabı düşünürüz. Bu yüzden de tam mesajı alamadığımız için iletişim konusunda sıkıntıya düşeriz.

Bu nedenle sözlü iletişimin yanı sıra sözel olmayan iletişime de önem vermemiz gerekir. Böylece beden diline bakarak, karşınızdaki kişi ile sağlıklı iletişim kurabiliriz. Neticede kişinin beden dili ile anlatmak istedikleri, konuşarak anlattıklarından çok daha farklı olabilir. Yani size dile dökemediği şeyleri beden dili hareketleri ile anlatıyor olabilir.

Mesela hoşlanan ya da aşık olan kişinin beden dili nasıldır bilirseniz siz de ona göre karşılık verebilirsiniz.

Aynı şekilde karşınızdaki kişi size öfkeli mi ya da söylediklerinizi anladı mı, size karşı konuşurken dürüst mü oluyor yoksa yalan mı söylüyor gibi soruların cevaplarını da verebilirsiniz. Hiç konuşmayan, sır küpü olan kişiyi beden dili ve vücut hareketlerine bakarak yorumlamanız da pekala mümkündür.

Gelin beraber beden dili kurallarına bakalım, nelermiş görelim.

Beden dili kurallarında ilk dikkat edilmesi gerekenleri birkaç maddede özetleyelim;

  • Göz teması kurmak: İletişim halinde olduğumuz kişinin gözlerine bakarak konuşmak ve onu dinlemek iletişimin kuvvetli bir adımıdır.
  • Yüz ifadesi kullanmak Bezgin, mutsuz ve dokunsanız ağlayacak bir ifade değil aksine canlı, dinamik ve ilgili bir yüz ifadeniz olmasında yarar var.
  • Beden duruşu: Eğer ayakta bir iletişim gerçekleştiriyorsak dik bir duruşumuz olmalı. Eğer oturuyorsak sırtımız geriye yaslanmalı ancak yine dik duruşumuzu bozmamalıyız. Zaman zaman öne doğru eğilip karşınızdakinin sözlerine olan ilginizi belli edebilirsiniz.
  • Eller: Kendimizi ifade ederken ellerimizi kullanma biçimimiz, aslında kendimizi ele veren ilk şeydir diyebiliriz. Ellerimizi gizlemek, karşı tarafta ‘bir şeyler saklıyor, gizlediği bir şeyler var’ algısına yol açabilir.
  • Saçlarla oynamak ya da kafa kaşımak: Eğer kafanız karışıksa, ne yapacağınıza emin değilseniz istem dışı bir şekilde kafanızı kaşıyabilirsiniz. Bu bir anlamda güvensizlik de yaratır. Karşıda sizden emin olmak istemeyen biri varken basit hareketlerle bu güveni yerle bir etmek de mümkün.
  • Başparmağı saklamak: Bunu daha önce duymuş muydunuz? Genelde kasıtlı olarak hiçbirimiz başparmağımızı saklamayız. Elimizi yumruk yapıp başparmağımızı sakladığımız zamanlar endişelendiğimiz anlar olabilir. Bir durumdan endişe edip, korktuğumuz zamanlarda istemsizce parmağımızı yumruğumuzun içine sıkıştırıyor olabiliriz.
  • Jestler, mimikler: Geldik en önemli kısma. Eğer çok jest yaparsanız abartılı, hiç yapmazsanız da donuk olabilirsiniz. Arada bu kadar keskin bir çizgi vardır yani. Jest ve mimik kullanımı iletişim dilinin anahtarıdır. Karşı tarafı en çok etkileyen şeylerden biridir. Ancak bu mimiklerin abartılı bir şekilde kullanımı, beraberinde bir o kadar da itici olabilir.

 

 

Beden dili için bu şekilde başlangıç yapmış oluyoruz. Basit birkaç harekete dikkat ederek, bunu yaşamınızın içine yayarak sizde karşınızdaki insanları daha net ve kolay bir şekilde çözebilirsiniz.

Teşekkürler.

 

 

Beden Dili Analizi I

İstanbul ne güzel bir kadındır. Annedir en başında, topraklarına gelen hiç kimseyi geri çevirmemiştir. Sahip çıkıp, alanlar yaratmıştır. Bir an da boğazın büyüsüne kapılıp gidebiliyor iken bir bakmışsınız tarihi alanlarında kendinizi buluyorsunuz. Güneşin doğuşuyla çalışkan bir kadın olan İstanbul, ay tepeye çıktığı anda kendini oryantal bir havaya sokup hareketleniyor.

    Bize tüm duyguları bir arada yaşatan bir kadın nasıl kokar? Bir şekilde birbirini tamamlayan, şahsına münhasır dediklerimizdendir.

    Bizlere tüm güzelliğini sergileyip, nefes almamıza izin veren tarihinde birçok aşk barındıran başka bir şehir yoktur. Zeus’tan tutun da Bizans’ın asalet simgeli mor ağaçları, uğrunda denizlerimizin kontrolünü aldığımız Ayasofya’sı, Hürrem Sultan’ı yaratan Topkapı Sarayı, birçok filme ve gizeme sahip olan Yerebatan Sarnıcı mesela. Unutmadan Kızkulesi’nin Galata Kulesi ile aşkına değinmeden de geçemeyeceğim.

    Bu kadar çok şey barındıran bir şehir sizce nasıl kokmalı? Bu soruyu sordum kendime, çevreme çoğu zamanda İstanbul’a. Ben cevabını verdim, ilk önce şöyle baharat ve şekerle harmanlanmış güzel güllü, bergamotlu bir koku sarsın etrafını, sahilde yürümeye başladığında sedir ağaçlarının vanilyanın kokusuyla sütüne bir bal karıştır; oturup içmeye başladığında miskle tamamla geceni.

    Bunun adına ‘Sacred Bosphorus’ de mesela, rengini boğazdan alsın, logosunu bahar bahçe çiçekleriyle taçlandırsın. Yaşam alanını sarsın sarmalasın.

    Sen İstanbul ol mesela, İstanbul gibi kok.

    Sevgiler.

     Sonbaharı yaşamaya başladığımız bu günlerde akşam serinliğini alıp götürecek,  soğuk kış günleri için hazırlık niyetine sıcak şarap tarifi vermek istedim.

     Kullanacağımız malzemeler ise;

  • 1 adet sıkmalık portakal
  • Yarım taze zencefil
  • 4 adet karanfil
  • Yarım çay bardağı şeker
  • 1 şişe kırmızı şarap
  • 1 shot bardağı room
  • 1 adet çubuk tarçın

     Kullanacağımız malzemeler üsteki gibidir, şimdi yapılışını paylaşalım sizinle;

     Portakalı sıkalım suyunu tencereye alalım, şekeri ekleyelim içine, şekeri eritmede portakalın asidi onu eritecektir. İçerisine sıktığımız portakalın kabuklarını koyalım, şarabı ekleyelim, karanfili koyalım, tarçını ekleyelim en son taze zencefili soyup küçük dilimler halinde içerisine ekleyelim.

     Kaynamaya başladığında altını kısıp bir saat kadar daha kısık ateşte tamamen birbirlerine karışmaları için bekleyelim.

     Kaynama işlemi bittikten sonra içerişindeki malzemeleri alalım. Sıcak şaraba bir shot bardağı romumuzu ekleyelim ve servis için bardaklara almaya hazır olmuş olsun.

     Üzeri için;

  • Yıldız anason
  • Çubuk tarcın
  • Limon dilimi

     Bardaklarımıza aldığımız şarapların üzerine bir çubuk tarçınımızı yıldız anasonumuzu ve limon dilimimizi yerleştirelim.

     Evet,  her şey hazır. Şimdi sadece vücut balmına dönüşen bir mumu şömine etkisiyle yakalım ve sonbaharın ruhumuzdaki fazlalıkları döküp almasına izin verin.

      Afiyet olsun.

     Yapraklar sararmaya başlamışken, sarı yazın frapan havası bizleri sarıyor. En çok sevilen mevsimlerden olduğunu düşünürsek sonbaharın, kalplerimizi ısıtan mevsimlik battaniyelerimizin ve sıcak şaraplarımızın hazırlığına başlamalıyız.

     Bütün bir yazı bahçelerimizde ara ara dostlarımızla, çoğunluğunda ise doğayla geçirdik. Bu ruhumuzu yenilerken akşamlarımıza eşlik eden soğuk buzlu içeceklerimize yavaş yavaş veda etme zamanımız geldi.

     Verandalara, kış bahçelerine çekilmeye başladığımız bu güneler de eşlikçilerimiz daha romantik bir tınıya dönüşüyor. Sıcak şaraplarımızı hazırlayıp atmosfere uygunluğu ile baş döndüren ve sonbahar favorim haline gelecek Beirut mumumu yakıp sarı yaprakların düşüşünü izlemeye koyulmayı dört gözle bekliyorum.

     Eylül ayı başladığından beri hafif esintili akşamlar bizleri ferahlatırken bir yandan da doğanın yeni siluetine hazırlık aşaması ruhlarımızı dinlendiriyor.

     Geçmiş ve gelecek arasında bir yerlerde belki de farklı boyutlarda yaşattığımız anılara kapılmamız için paha biçilemez bir atmosfer bizleri bekliyor.

     Ruhumuza dokunan geçmiş günlerin ağırlığını sararıp düşen geçmiş günlerin ağırlığını, yürüdüğümüz yolları güzelleştiren doğayla birleştirdiğimiz günler ruhumuzun ağırlığından kurtulmamızı sağlamakta.

     Şöyle camınızı bir açın, bir sahil havası almak için inin ve bırakın sonbahar ruhlarınıza dokunsun, evinize dolsun.

     Tazelenin, yenilenin.

     Sağlıkla kalın.

MARY WOLLSTONECRAFT

                                       27 Nisan 1759 – 10 Eylül 1797

     ‘’Kadının ufkunu genişleterek güçlendirin aklını; körü körüne itaat sona erecektir; ancak, iktidar her zaman körü körüne itaate ihtiyaç duyduğundandır ki zorbalar ve şehvet düşkünleri, haklı olarak karanlıkta tutmaya çalışırlar kadını; çünkü bunlardan birincisinin tek istediği bir köledir, ikincisinin istediği ise elinde tutacağı bir oyuncak.’’

Elizabeth Dixon ve Edward Jhon Wollstonecraft’ın yedi çocuğundan ikincisi olarak 27 Nisan 1759’da Londra’da Spitalfields’te doğdu. Çocukluğunda ailesinin geliri iyiyken babası tasarladığı yanlış projler sayesinde servetini yitirmiştir. Aile serveti yitirince çocukluk dönemleri sürekli taşınmakla geçmiştir. Babasının yüzünden yetişkinlikte eline geçicek mirasını ailesine vermek zorunda kalmıştır. Babası alkol alınca annesini döven bir adam haline geldiğinden, Mary annesini korumak adına geceleri yatak odasının önünde yatıyordu.

Hayatı için en önemli etkenlerden biri olan Beverly’de yaşayan Jane Arden’nin babası oldu. Kendi kendini yetiştirmiş bir filozof ve bilim insanı olan Jane’nin babasının derslerine katılmıştır. Janelerin evinde olan entelektüel yapıya tutkuyla bağlanan Mary; arkadaşını gereksiz bir kıskançlıkla benimseme ve sahiplenişini bir mektubunda şu sözlerle anlatmıştır..

‘Arkadaşlık hakkında romantik fikirlere sahibim. Sevgi ve arkadaşlık konusunda fikirlerim biraz bireyci ya ilk sırada olmalıyım ya da hiç görüşmeyelim.’

Hayatını etkileten bir diğer arkadaşlığı Hoxton’da yaşayan Clare ailesi tarafından tanıştırıldığı Fanny Blood’la olan arkadaşlığıydı. Mary zihninin onunla olan arkadaşlığının açtığını söyler.

Kız kardeşinin ölümü sonrası kendi yaşamını idam ettirebilmek için İrlanda’da Kingsborought ailesinin kızlarına mürebbiyelik yapmak üzere işe girdi. İlham verici bir mürebbiye olmasının yanı sıra, bu deneyimlerini bir kitaba aktardı.

Bir yıl mürebbiyelikten sonra yaşamını yazar olarak sürdürme kararı almıştır. Yapmak istediği kadınlara eğitim hakkının erkekler kadar meşru ve gerekli olduğunu tüm dünyaya duyurmaktı. Bununla ilgili çalışmalarını sürdürürken aynı zamanda siyasete de ilgisi vardı.

Kadın haklarının Avrupa’da bilinen ve dile getirip bunlarla ilgili kitaplar yazan ilk kadındı diyebiliriz. Aynı zamanda Fransız devrimi hakkındaki tarihi gerçekleri dile getiren kitapları da vardır.

En çok kız çocuklarının eğitimi hakkındaki görüş ve düşüncelerinin yanı sıra kadın haklarının savunulmasıyla ilgili de görüşlerini açık yüreklilikle daima belirtmiş ve hakkında yazmıştır.

Gene bakıldığında bir kadın tarafından zorluklar yaşansa da yılmamış ve bunun doğum hakkımız olduğunu savunan duyarlı kadınlarımızdan biridir.

Teşekkürler

 

                        I.ELİZABETH 1533-1603

      17 Kasım 1558’den ölene kadar süren bir hükümdarlık. Tarih kitaplarında; İrlanda’nın ve sembolik olarak Fransa’nın da kraliçesi olarak kabul ediliyor.Yaşamı boyunca hiç evlenmedi. Bu nedenle lakabı ‘bakire kraliçe’ydi. Tudor hanedanın üyesi olan kral ve kraliçenin beşinci ve sonuncu çocuklarıydı.

Elizabeth’in hayatının travması üç yaşındayken idam edilen annesiydi. Boynundan hiç çıkarmadığı kolyesinde; annesinin resmini taşıyordu. 7 Eylül 1533’de VIII. Henry’in kızı olarak Londra’da doğdu. Teninin beyazlığı yüzünden hayalet olarak adlandırılarak öldürülmek istense de annesi buna izin vermemişti.

Hayatındaki ikinci travması ise annesinin erkek çocuk dünyaya getirememesi ve zina yaptığı iddia edilerek idam edilmesi ile oldu. Böylelikle Elizabeth gayrimeşru bir çocuk olarak prenseslik unvanı elinden alındı. Başka bir anneden olma oğlu Thomas tahta çıktı, bu seferki yaşadığı darbe ise üvey abisiyle olan ensest ilişki suçlamasıyla oldu. Thomas idam edildi, Elizabeth ise mukaddes kitaba el basarak olmadığına beş kez yemin etti. Babası VIII. Henry prenseslik unvanını Elizabeth’e geri verdi.

Aynı zamanda yaşadığı dönemde kadın; toplumsal anlamda ikincil bir konuma sahipti. Ayrıca kız çocuklarının iyi bir eğitim almasına da pek önem verilmiyordu. Elizabeth buna karşı çıkarak, okumak için diretti. İngiltere’de aldığı eğitimler sayesinde on üç yaşına geldiğinde İngilizce dışında Latince, İtalyanca, Fransızca ve Yunanca okuyup yazabiliyordu.

Bu sırada küçük kardeşi tahta geçmişti. Kardeşi dokuz yaşında olduğundan vekil olarak kendisini seçmişlerdi ülkenin yönetimine. Kardeşi öldükten sonra Roma Katolik Kilisesinin ilkelerine tümüyle bağlı olan kız kardeşi Mary, İspanya prensi II. Felipe ile evlendi. Elizabeth çareyi İngiltere kral vekili ve Mary’nin kocası II. Felipe ile yakınlaşmakta buldu, bu şekilde sarayda ayrıcalıklarını yeniden kazandığı gibi II. Felipe’nin kraliçeden soğumasına da sebep oldu. Mary defalarca hamile kalsa da düşük yaptı ve krallığa bir veliaht veremedi. Kendisinden sonra tahta Protestan bir prenses geçmesi olasılığı, ölü doğan çocuklarının acısı, kocasının kendinden uzaklaşmasının verdiği üzüntü ile o dönemde İngiltere’nin Büyük Britanya dışında bulunan kolonisi Calais’in Fransızlar ile yapılan savaş sonucu kaybedilmesi Mary’i yatağa düşürdü ve ölümünü hızlandırdı.

Mary’nin yönetiminde bir çok Protestan’ın ruhlarının temizlenmesi ve kafir olduklarını düşündüğü için yakarak öldürdü. Halk bu gaddarlığı ve acımasızlığından kaynaklı ‘Bloody Mary’ ünvanını vermişler. Bloody Mary içeceğinin adı buradan gelmektedir.

Mary’nin kocası II. Felipe Elizabeth ile evlenmek istedi fakat Elizabeth’in çocukluk aşkı Robert Dudley‘e olan zaafı yüzünden evlilik gerçekleşmedi. Elizabeth ilk olarak kiliselerde mass ayininin uygulanmasını yasakladı, daha sonra kendini İngiltere kilisesinin yöneticisi seçtirdi ve ülkeyi yeniden Protestan döneme döndürdü. Bunun sonucu olarak birçok suikastla burun buruna geldi. Yakın koruması ve kraliyet muhafızları şefi Sir Francis Walsingham‘ın uyguladığı politikalar sayesinde bu suikastlerden kurtuldu. Katolik İskoçya‘ya karşı protestan lordları destekledi, verdiği desteğin deşifre olmasının ardından İskoçya ile savaşa girdi.Bu dönemde İskoçya’nın başında Elizabeth’in babası VIII. Henry‘nin kız kardeşi Margaret Tudor‘un küçük torunu Mary Stuart vardı.

Fransa’nın ölen kralının ardından Mary Stuart‘ın annesi Marie Guise‘in hanedanın başına geçmesinin ardından Fransa, İngiltere’yi işgal planlarına girişti. Fransa gibi büyük bir güçle savaşa girmenin hata olacağını düşünen Elizabeth baş danışmanı William Cecil‘i Fransızlar ile müzakere için İskoçya’ya gönderdi. Müzakerelerden sonuç ancak Sir Francis Walsingham’ın Marie Guise suikastının ardından alındı. Fransızlar işgal planlarından vazgeçerek İskoçya’yı terk ettiler ve Mary Stuart İskoç tahtından indirilerek kuleye kapatıldı, ardından burada planladığı suikast yüzünden vatan hainliği suçundan idam edildi. Böylece Elizabeth taht için alternatif bir Katolik Tudor kanını ortadan kaldırdı. Büyük rakiplerine karşı büyük müttefiklere ihtiyaç duysa da istemediği bir erkekle evlenmeyi reddetti ve bu yönde kendisine baskı yapan baş danışmanı William Cecil’in görevine son verdi ölümüne kadar bekar olması onun bekar kraliçe unvanının almasını sağladı.

Çoğu tarihçiye göre o Anglikan kilisesinin annesiydi. Din konusunda her zaman nötr bir siyaset izledi o zamana kadar ülke birçok dini görüşten dolayı çalkantılı bir dönem geçirmişti. Elizabeth çözümü hem Anglikanları hem de Katolikleri mutlu edecek yeni dini yasalarda aradı tabii ki bu girişim pek de başarılı sonuçlanmadı. 1588 yılında II. Felipe‘nin İngiltere seferinde Dönemin en büyük ve en güçlü deniz filosu olan İspanyol Armada’nın İngilizler tarafından yakılması Elizabeth’in isminin günümüze kadar unutulmadan gelmesini sağlamıştır.

Kraliçe 1603 yılında ülkeyi uzun yıllar tek başına yönettikten sonra öldü, ölüm döşeğinde elinde Robert Dudley’in kendisine yazmış olduğu mektubun bulunduğu rivayet edilir.

Pin It