Kategori

Yemek

Kategori

Protein ağırlıklı yiyecekler vücudunuzdaki doku, hücre ve kas inşa etmenin yanı sıra hormonlar ve anti-vücutlar da dahil olmak üzere birçok işlevden sorumlu olan temel bir besindir. Herkesin diyetinde proteine ​​ihtiyacı vardır. Ancak dayanıklılık sporları veya ağırlık antrenmanı yapıyorsanız, protein alımınızı artırmanın yanı sıra, kas geliştirme faydalarından yararlanmak için belirli zamanlarda antrenman rutininize dahil etmekten fayda sağlayabilirsiniz. Araştırmalar ayrıca yaşlandıkça daha fazla protein yemekten fayda görebileceğimizi çünkü yaşlanma ile ilişkili kas kaybını en aza indirmeye yardımcı olduğunu gösteriyor.

Ne Kadar Protein Ağırlıklı Yiyecek Tüketilmeli?

Çoğu insan için, vücut ağırlığının 1 kg’ı için günlük yaklaşık 0.8-1g protein dozu önerilir. İçin halterciler ve mukavemet sporcular 1.4 – vücut ağırlığının kg’ı başına protein 2g için günde vücut ağırlığının her bir kg’ı başına protein 1.2-1.6g bir öneri ile, günlük tavsiye edilir  dayanıklılık sporcuların . Egzersizden sonra, protein özellikle önemlidir çünkü kasların iyileşmesi ve büyümesi gerekir. Kaslarınız protein sentezine özellikle açık olduğunda, egzersizden sonraki 30 dakika içinde bir miktar protein (15-25g) önerilir.

Yüksek Proteinli Yiyecekler

Hem bitki hem de hayvan kaynaklarından protein alabilirsiniz. ;şte en iyi protein besin kaynaklarından bazıları.

Yumurtalar

Onlarla yemek yapmayı seviyoruz ama bir yumurtada ne kadar protein var? Bir orta boy yumurta, kolayca sindirilebilir bir formda yaklaşık 6 g protein içerir. Bir sağlıklı omlet güne başlamak için iyi bir yoldur ve çok iyi bir kurtarma aperatif olduğunu ifade etmek mümkündür.

Süt

Süt ürünleri proteinle doludur ve kemik yapıcı kalsiyum da içerir. Çikolatalı süt, enerji tazeleyici karbonhidratlar ve hem yavaş hem de hızlı salınan peynir altı suyu ve kazein proteinlerinin bir karışımını içerdiğinden, egzersizden sonra asırlık bir iyileştirme besindir. Bu kızılcık ve ahududu smoothie tarifi gibi süt bazlı bir meyve smoothiesinden aynı iyileşme artırıcı etkileri elde edebilirsiniz.

Yoğurt

Kazein ve peynir altı suyu proteininin bir kombinasyonu olan yoğurt, protein ağırlıklı  harika bir besindir. Laktozun bir kısmı çıkarıldığı için, laktoz intoleransınız varsa faydalı bir seçenek olabilir  , ancak herhangi bir endişeniz varsa sağlık uzmanınıza danışın.

 

Sağlıklı yaşam için sağlıklı beslenme herkesin gerçekleştirmek istediği bir beslenme türüdür. Peki, sağlıklı bir şekilde beslenmek için ne yapmanız gerekir? Gelin bu detayları hep birlikte inceleyelim.

  • Diyetinize beş besin grubunu dahil edin.
  • ‘Ara sıra’ yiyecekleri azaltın.
  • Beş besin grubunu diyetinize dahil edin
  • Sağlıklı bir diyet, beş ana besin grubuna odaklanır. Sağlıklı beslenme sayfamızdaki ‘günlük servisler’ tabloları, bu grupların her birinden her gün kaç porsiyon yemeniz gerektiğini söyler.

Sağlıklı Yaşam İçin Nasıl Beslenmelisiniz?

Sağlıklı yaşam için beslenme önerileri oldukça fazladır. Özellikle beş besin grubundan yiyecekleri atıştırmalıklara ve öğünlere dahil etmek zor değildir. Bazı öneriler şunları içerir:

Sebzeler Ve Baklagiller Veya Fasulyeler

Çiğ veya pişmiş sebzeler atıştırmalık yiyecek olarak veya öğle ve akşam yemeğinin bir parçası olarak kullanılabilir. Salata sebzeleri sandviç dolgusu olarak kullanılabilir. Sebze çorbası sağlıklı bir öğle yemeği yapabilir. Tavada kızartmalar, sebzeli köfteler ve sebzeli köriler, besleyici akşam yemekleri yapar. Havuç ve kereviz çubukları gibi çiğ sebzeleri ‘hareket halindeyken’ bir şeyler atıştırmak için deneyin veya kolay bir atıştırmalık ararken dikkatinizi çekmek için bir kutu çiğ sebzeleri buzdolabınızın önüne ve ortasına koyun. Bunlar, humus (nohuttan yapılmış) gibi fasulye bazlı soslarla mükemmel bir şekilde birleştirilmiştir.

Meyve

Meyvenin atıştırmalık olarak taşınması kolaydır ve çoğu öğüne dahil edilebilir. Kahvaltılık mısır gevreğinizle birlikte bir muz, sabah çayı için bir elma deneyin ve öğleden sonra atıştırması için yoğurdunuza biraz çilek ekleyin. Meyve suyu ve kuru meyve yerine taze bütün meyve tavsiye edilir.

Tahıl Yiyecekleri

Protein porsiyonlarına (yağsız et, balık, kümes hayvanları, baklagiller, fasulye veya soya peyniri gibi) pirinç, makarna veya erişte ve çok yönlü bir öğün için sebze ekleyin. Denenecek birçok çeşit var. Mümkünse tam tahıllı ekmekler ve tahıllar seçin, çünkü bunlar daha fazla besin ve lif sağlar ve sindirim sisteminizin sağlıklı kalmasına yardımcı olur. Bir ürünün arkasındaki beslenme bilgi paneline bakarak lif içeriğini kontrol edin – porsiyon başına 3 g veya daha fazla lif içeren seçenekleri seçin.

Et ve Hayvansal Gıdalar

Yağsız et ve kümes hayvanları , balık  , yumurta , soya peyniri, kuruyemişler ve tohumlar  ve baklagiller veya baklagillerin hepsi protein sağlayabilir. Sandviçinize yağsız et eklemeyi deneyin veya atıştırmalık olarak bir avuç dolusu fındık alın. Baklagiller ve fasulye de çoğu öğüne (örneğin çorbalar veya güveçler) eklenebilir veya etin daha da esnemesini sağlayabilir (örneğin, bolonez sosuna eklendiğinde)

Süt ve Süt Ürünleri

süt, yoğurt, peynir veya alternatifleri, sütlü kahvaltılık gevreklere yoğurt eklemeyi veya sandviç dolgusu olarak süzme peynir kullanmayı deneyin. Buharda pişirilmiş sebzelerin veya salataların üstüne parmesan veya çedar peyniri talaşı kullanılabilir.

 

Diyet türlerinden bir tanesi olan pioppi diyet, son zamanlarda son derece popüler bir hale gelmiştir. Pioppi diyeti bol miktarda sebze, kuruyemiş, baklagil ve balığı teşvik eder. Ancak bu diyet türü kırmızı et, nişastalı karbonhidrat ve tatlı ikramları barındırmayan etkili bir diyettir.

Pioppi Diyetinde aktif bir yaşam tarzı, yeterli uyku, düzenli sosyalleşme ve ölçülü alkol ile birlikte diyet değişikliklerini içeren 21 günlük bir yaşam tarzı planı olarak sunulur. Ayrıca haftada bir 24 saat oruç tutmanız tavsiye edilir.

Pioppi Diyeti Güvenli Midir?

Balıklar da dahil olmak üzere bol miktarda meyve ve sebze yemek (günde en az beş ila yedi porsiyon) ve kırmızı eti günde ortalama 70 gr (haftada 500 gr) tutmak bu diyeti güvenilir kılmaktadır. Diyet, günlük sızma zeytinyağı ve fındık tüketmeyi ve ölçülü olarak alkol almayı önerir. Diyet aynı zamanda işlenmiş, rafine edilmiş yiyeceklere güvenmek yerine sıfırdan pişirilmiş taze, bütün yiyecekleri teşvik eder. Son olarak, aktif bir yaşam tarzının önemini vurgular.

Bununla birlikte diyet, toplam yağ, doymuş yağ ve karbonhidratlar için NHS referans alımlarına uymaz ve bunun yerine daha az karbonhidrat ile daha yüksek yağ alımını teşvik eder. Yönergeler şu anda karbonhidratları, tercihen tam tahıl çeşidini içerirken, doymuş yağın sınırlandırılmasını teşvik etmektedir. Planı eleştirenler, diyetin, doymuş yağları en aza indirirken kepekli tahıllar (örneğin esmer pirinç veya yulaf) şeklinde karbonhidratlar içermesi durumunda daha iyi bir dengenin sağlanacağını iddia edebilir

Kilo Vermede Etkili Midir?

Plan dahilinde daha az yiyecek ve kalori tüketmeniz gerekir. Bu nedenle, özellikle her hafta daha fazla ve hızlı egzersiz yapmaya başlarsanız, kilo verebilirsiniz. Ancak bu, başlangıç ​​kilonuza ve mevcut beslenme ve egzersiz alışkanlıklarınıza bağlıdır.

Diyet, ilk üç haftadan sonra nasıl devam edileceğine dair önerilerle birlikte 21 günlük bir plan olarak sunulur. Bunun kilo vermeyi sürdürmenin ve uzun vadede yemek yemenin sürdürülebilir bir yolu olup olmadığı tartışmalıdır. Bütün besin gruplarını içermeyen diyetlere uymak genellikle zordur ve yasaklanmış yiyecekleri yeniden başlattığınızda, kaybettiğiniz kiloların bir kısmını veya tamamını geri kazanabilirsiniz.

.

Bugünkü bitkimiz Nane ve Hibiscus. Tazeliğin kaynağı nanenin kendine özgü kokusu, Nane yağının aktif maddesi Mentolun ise mide rahatlatıcı ve sindirimi kolaylaştırıcı bir özelliği vardır. Birçok faydası olan Nane ve Hibiscus yazısını Prof. Dr. Ruhsar Yanmaz hazırladı.

 

Nane deyince akla tazelik gelir.

Tazeliğin kaynağı nanenin kendine özgü kokusu.

Kokunun kaynağı nane yağının aktif maddesi Mentol.

Mentol mide rahatlatıcı ve sindirimi kolaylaştırıcı.

Mentol sindirimde rol alan enzimleri aktif hale geçiriyor ve besin maddelerinin kolayca alınmasını sağlıyor.

Nane, mide bulantısını tedavi etmek için mükemmel bir çare. Bu nedenle mide bulantılarına karşı “Her sabah birkaç yaprak yemek ya da biraz nane yaprağı koklamak iyi gelir.

Mide bulantılarına karşı geleneksel olarak kullandığımız nane-limon çayını da unutmayalım.

Astım hastaları veya nefes sorunu yaşayanlarda nefes açıcı. Burun, boğaz, bronşlar ve akciğeri açıcı, iltihap giderici özelliği var. Nane, kortizol seviyelerini düzenleyen ve vücudun strese karşı doğal direncini artıran adaptojenik özelliklere sahiptir.

Araştırmalara göre, beyinde depresyonu yenmeye yardımcı olabilecek az miktarda serotonin salınmasına da yardımcı oluyor.

Baş ağrısını giderici özelliği var. Nane yağının şakaklara sürülmesi veya koklanması etkili oluyor.

Nefes tazeleyici özelliği ile diş macunlarında etkili madde olarak kullanılıyor.

Metabolizmayı hızlandırıp, kilo kaybını sağlıyor.

Nane, güçlü ve ferahlatıcı kokusu ile stresi yenmeye ve zihni canlandırmaya yardımcı olabilen aromaterapik özellikleri olan bir bitkidir.

Nane, güçlü iltihap giderici ve antibakteriyel özellikleri nedeniyle yüz ve vücuttaki sivilce ve sivilcelerin tedavisi için çok uzun yıllardan beri kullanılıyor. Bunda nane yapraklarındaki  yüksek orandaki salisilik asitin etkisi var.

Naneden elde edilen su, etkili bir cilt temizleyicisidir. Bu nedenle kozmetik sektörünün ana ürünlerinden birdir. Ezilmiş nane yaprakları ve balı karıştırıp, cildinize uygulayın, 20 dakika sonra ılık suyla yıkayın. Farkı göreceksiniz.

Çayınıza nane ekleyebilir, bir buharlaştırıcıda nane özü kullanabilir veya anında rahatlamak için banyo suyuna nane yağı veya yapraklarını katabilirsiniz. Nanedeki mentolden yararlanmak için çay yaparken 500 ml kaynayan suya 30 mg nane katıp, 10 dakika bekletmeniz gerekir.

Ülkemiz nane türleri yönünden zengin. Yemeklerde tatlandırıcı olarak  yaygın olarak bahçe nanesi kullanılır. Ancak yağ üretiminde mentol oranı yüksek olan türler tercih edilir. Bu nanelerin tatları acıdır. Sanayide kullanıma uygundur.

Nane çok yıllık, çoğaltılması kolay bir bitkidir. 1-2 yaprak taşıyan dallarını bir saksıya dikip, aşırı güneş almayan, ama ışık alan bir yerde suyuna da dikkat ederek ki suyu sever, balkonlarınızda bile yetiştirebilirsiniz.

Şekil 1. Su nanesi ve bahçe nanesi

HİBİSCUS (Hibiscussabdariffa)

Hibiscusbamya, pamuk, gül hatmi, Japon veya Çin gülü ile aynı familya içinde bulunan, kırmızı-bordo renkli çiçek tomurcukları soğuk ya da sıcak bitki çayı üretiminde ve gıda endüstrisinde renk maddesi olarak kullanılan bir bitki. Çay yapımında kullanılan türün adı Hibiscussabdariffa’dır. Ülkemizde hibiscus olarak adlandırılsa da sebze olarak tüketilen bamya ile bir ilişkisi yok.

Hibiscusun bitkisi, yaprakları, çiçek tomurcukları ve çiçekleri yenilebilir özellikte.Bu nedenle çay yapımı yanında soslarda, reçellerde renklendirici olarak da kullanılıyor..

Yapılan araştırmalarda bitki özütlerinin antibakteriyel, antioksidan, idrar yolları koruyucu, idrar söktürücü (diüretik), anti-kolesterol, anti-diyabetik ve yüksek tansiyona karşı etkili olduğu ortaya konulmuştur Bu etkilerin ortaya çıkışında hibiscusun antioksidan aktivitesinin yüksekliği ve doğrudan damarları gevşetici etkisinin olması etkili. Ayrıca bünyesinde bulunanfenolik asitler (özellikle protokatekuik asit), organik asitler (hidroksisitrik asit ve hibiscus asit) ve antosiyaninler (delphinidin-3-sambubioside ve cyanidin-3-sambubioside) de bu etkilerin ortaya çıkışında etkili.

Şekil 2. Hibiscus bitkisinin çiçek tomurcuğu, bitkisi ve çiçeği

Çizelge 1. Nane türleri, uçucu bileşikleri, etkileri ve nane çayı olarak hazırlanışı

·         İçeriğinde yüksek miktarda C vitamini bulunan hibiskus çayı, bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olur. Bu nedenle kış çayı olarak çok fazla tüketilir.

·         Bağırsak hareketlerinin arttırılmasına destek olarak sindirim sisteminin düzenli çalışmasını katkı sağlar.

·         Hibiskus çayı, karbonhidrat emilimini yavaşlatma etkileri gösterir. Böylece kan şekerinin dengelenmesine büyük katlı sağlar. Bu sayede hibiskus çayı kilo vermeye yardımcı olur.

·         Grip, nezle, soğuk algınlığı gibi hastalıklarda iyileşmeye yardımcı olur.

·         İçerdiği antioksidanlar sayesinde vücut direncini arttırıcı etkilere sahiptir. Bu sayede vücudu hastalıklara karşı korumaya yardımcı olur.

·         Sindirim sisteminin çalışmasına yardımcı olur. Gaz sancısı, hazımsızlık gibi sorunları azaltıcı etkilere sahiptir.

·         Kadınlarda sık yaşanan regl sancısı, hormonal bozukluklar, ağrı ve kramp gibi durumlar yatıştırabilir.

·         Antibakteriyel özelliği sayesinde vücudun içten temizlenmesine katkı sağlayarak cildin güzelleşmesine destek olur.

·          ·         Havç yağı: Havuç kazık köklü, iki yıllık, otsu bir kültür bitkisidir. Yapraklar parçalı, yumuşak ve tüylü. Çiçekler beyaz ve pembe renkli, birçoğu bir aradadır. Meyve uzunca yumurta biçiminde, 2-4 mm uzunlukta, kostaların üzeri dikenlidir. İçinde A, B1, B16, C, D vitaminleri, potasyum, alfapinen, betapinen, gama-terpinen, limonen, kamfen, mirsen, beta bisabolen, geranil asetat, karotenoid ve betakaroten barındırır. Haricen masaj şeklinde uygulanır.

 Prof. Dr. Ruhsar YANMAZ

A.Ü. Z. F. Bahçe Bitkileri Bölümü

Askerlikte “Sen kabak, ben kabak hoş geldin taze kabak” selamlaması vardır. Denizcilerbahar başlayınca yemekhanenin kapısına kabak asar herkes selamlarmış. Kimileri de bunu acemi askerlere yaptırıldığını söylüyor. Her neyse bu kabak gerçekten selam durulacak bir besin. Bilim insanları sizlere 7 gün Kabağı anlatacak. Aman kaçırmayın. İşte ilk yazı.

 

Sen kabak, ben kabak hoş geldin taze kabak

Erkekler bilir, kadınlarımız da erkeklerin en çok anlattığı konulardan biri askerlik anıları olduğu için onlarda artık öğrenmiştir diye düşünüyoruz. Askerlik, Karacılar, Denizciler, Havacılar ve Jandarma diye sınıflara ayrılır. Denizciler mevsimi gelince bir kabağı yemekhaneye asar, her gelen de selam verirmiş. Selamdaki tekmil de, “Sen kabak, ben kabak, hoş geldin taze kabak”  olurmuş.

Şimdi her mevsim manav tezgahlarında bulunduğu için kabağın nimetlerini anlatmaya başlıyoruz. “Kabak” deyip geçmeyin, çok önemli bir besin kaynağı olduğu için anlatıcılarımızın hepsi de okumuş arkadaşlarımız. İlk gün Ege Meslek Yüksek Okulu öğretim görevlilerinden Nursel Altunkaynak ve Ziraat Mühendisi İzzettin Furkan Aydın bize “Renkli Yönleriyle Kabak”ı anlatacak.  İddia ediyoruz, bu yazı dizimizi okuduktan sonra siz de  selama duracaksınız ve “Sen kabak, ben kabak, hoş geldin taze kabak”  diyeceksiniz.

Şimdi buyurun Kabak’a ( İbrahim Irmak / iirmak@ haberhurriyeti.com)

 

***

RENKLİ YÖNLERİYLE KABAK

(TANIMI, TARİHÇESİ, ÖZELLİKLERİ, FAYDALARI, KOZMETİKTEKİ KULLANIM ALANLARI) 

Hazırlayanlar:

 

Cilt Bakım – Güzellik Programı Öğr. Gör. Nursel Altunkaynak

Ziraat Mühendisi İzzettin Furkan Aydın

 

Pumpkin

Cucurbita moschata

Cucurbita Pepo

Cucirbito Maxima

Lungo Fiorentino

 

KABAKLA İLGİLİ BİR TANITIM

Cucurbita familyası mensubu olan kabağın; Kabak Cucurbitaceae familyası içinde meyvesi yenen sebzeler grubunda yer almaktadır. 100’den fazla cinsi ve 800’den fazla türü vardır. Türkiye’de ise 3 türü yaygın olarak üretilmekte ve tüketilmektedir. Meyveleri ve çekirdekleri insan beslenmesinde, tıpta ve gıda sanayinde kullanılabildiği gibi, kozmetik sanayinde de önemli bir yere sahiptir.

 

KABAK TARİHÇESİ

DİOSKORİDES adlı yazar M.Ö 2000-1500 yıllarında Amerika’da kabak hakkında ilk bilgileri vermiştir. Kabağın menşei bölgesinin Amerika olduğu ve bilhassa Cucurbita pepo ve Cucurbita moshata ‘nın buradan çıktığı ve dünyaya yayıldığı, Cucurbita maxima ‘nın ise Asya kökenli olduğu bilinmektedir. Buna karşın Anadolu kabakları üzerinde araştırma yapan ZHİTENEV, Cucurbita pepo’nun anavatanının Anadolu olacağını, çünkü Anadolu’da zengin kabak çeşitlerine rastlandığını söylemektedir. Amerika’da yapılan kazılarda bu türlere ait çekirdeklerin bulunması,bu bilgilerin diğer ülkelerde bulunan ip uçlarına göre eski olması,kabağın menşei bölgesinin Amerika olacağını kuvvetlendirmektedir. İngilizcede kabaklara verilen genel ” Squash ” adı esasında kızıl derililerin kullandığı ” Askutasquash ” tan gelmektedir.

1. Giriş

Tüm tarımsal gıda tedarik zinciri boyunca büyük miktarda atık üretiliyor ve bu da çevresel sürdürülebilirlik, kaynak israfı ve insan sağlığı için önemli endişelere neden oluyor. Gerçekten de, tarımsal gıda yan ürünleri ve atıklarının, ilaç sektöründen gıda endüstrisine, hızla gelişen kozmetik sektörüne kadar çeşitli biyoteknolojik alanlarda hedeflenen uygulamalara ulaşabilen değerli biyoaktif bileşikler açısından zengin olduğu geniş bir şekilde kanıtlanmıştır. Kozmetik alanında en aktif kullanılanlardan bir tanesi de kabak atığı (kabak posasıdır). Tüketicilerin sentetik maddeler hakkındaki endişelerine net bir yanıt olarak, yenilikçi ve işlevsel doğal bileşikler ve özler gerektirir. Bu bağlamda polifenoller, antioksidan ve antiinflamatuvar aktiviteleri sayesinde , anti-fotokarsinojenik etkilerinin yanı sıra , kozmetikler için çekici bileşenlerdir ve bitki yağlarının, yara iyileşmesini teşvik etmede ve cilt bariyeri onarımında faydalı olduğu düşünülmektedir

Kabak atıklarının (kabak posası) sürdürülebilir atık ve kaynak yönetimi ilkelerine göre doğal ürünlerin geri kazanımı, büyük ölçekli tarımsal gıda pazarının belirli isteklerine (görünüm, şekil, renk ve boyut) yanıt vermemek, etkili ve ucuz bir ve biyo-sürdürülebilir nutrasötik kaynağıdır. Örneğin, düşük moleküler ağırlıklı antioksidan fenoller ve yağ asitleri açısından son derece zengin olan kabak atığı (kabak posası), anti-enflamatuar, anti-aterojeniklerine dayanarak hipotez edilmiştir. Anti-tümör, antimikrobiyal, antiviral aktiviteler, yaşlanmayı geciktirme veya hidrasyon gibi farklı özelliklere sahip kozmetikler için bir aktif bileşen kaynağıdır.

Böylelikle, kabak atıkları (kabak posası) büyüleyici kompozisyonu, sürdürülebilirlik sorunları ile birleştiğinde, hedef bileşiklerin atıklardan geri kazanılmasını avantajlı bir fırsat haline getirmekte, kozmetik alanın özellikle cilt sağlığının korunmasında fayda sağlayabileceği bir fırsat haline gelmektedir.

Bu bağlamda, satış için uygun şartlar olmaksızın kabakların geri kazanımı ve kozmesötik olarak değerlendirilmesi araştırılmıştır. Kabak ‘Lungo Fiorentino’, daha hafif kaburga ile uzun, silindirik, nervürlü, yeşil meyvelere sahiptir. Meyve etinin tadı ve yumuşak kıvamı ile takdir edilen meyve, çiçeği ile beraber toplanır. Kabak, farklı polariteye sahip özler hazırlanarak özütleme ve fraksiyonlama işlemlerine tabi tutulur. Bunlar, ultra-yüksek basınçlı sıvı kromatografi-yüksek çözünürlüklü tandem kütle spektrometresi (UHPLC-HRMS) teknikleriyle biyoaktif bileşenlerinde kimyasal olarak karakterize edilir. Elde edilen özütlerin kozmesötik potansiyelini vurgulamak için aynısı, fraksiyonasyonun farklı aşamalarında, antiradikal özelliklerin değerlendirilmesi için biyoaktivite testlerine tabi tutulur. Güvenli biyoaktif özütleri bir baz krem ​​formülüne dahil etmek için sitotoksisite değerlendirmesi de yapıldı. Kabak esaslı krema ve kabak özleri, yeniden yapılandırılmış epidermis diskleri üzerinde test edilir. (EpiSkin, Yeniden Yapılandırılmış İnsan Epidermisi)

Kabak; içerisinde bol miktarda potasyum,fosfor,kalsiyum,magnezyum,sodyum,demir ve lif içerir.  İçerisinde bol miktarda proVitamin A ve pektin heterosakkariti bulunmaktadır.

 

İÇERİKLERİYLE BİRLİKTE KABAĞIN KOZMETİKTE KULLANIMI:

2.KAROTENOİD İÇERİĞİ:

Kabak, rengi sebebi ile en önde gelen karotenoidlerden biri olarak bilinmektedir.Karotenidler karotenin yapısında oksijen içeren kimyasal yapılarıdır.Bunlar iki türlüdür. Alfa karoten ve beta karotendir.Canlı insan cildi, oldukça heterojen bir doku yapısındadır ve oldukça dağınıktır. Ayrıca güçlü emici ve spektral olarak örtüşen kromoforlar içerir. Karotenoidler insan derisinde birikir.

Bağırsakta emildikten sonra, karotenoidler lipoproteinler tarafından kan dolaşımı yoluyla deri dahil çeşitli hedef dokulara taşınır. Bu taşıyıcılar karotenoidleri cildin epidermal katmanlarına, bazıları ise ter ve sebumun cilt yüzeyine taşıyarak karotenoidlerin daha sonra cilde geri girmesine izin verebileceğini öne sürmüşlerdir. Karotenoidler cilt dahil birçok dokuda bulunan lipofilik moleküllerdir. Özellikle En üstteki deri tabakası olan stratum corneum’un kalın olduğu deri bölgelerinde bulunurlar.

Karotenoidlerin ciltteki olası sağlık etkilerine önemli ölçüde etkileri vardır. Karotenoidlerin provitamin A aktivitesindeki bir rolün ötesinde üzerinde en çok çalışılan potansiyel sağlık etkisi, foto korumadaki bir roldür, yani, eritem ve güneş ışığı hasarına karşı korumadır. Beta-karoten, bir fotosensitivite hastalığı olan eritropoietik protoporfiri tedavisinde etkinlik sağlamıştır.Ayrıca antioksidan özelliğine sahiptir.

Karotenoidlerin tekli oksijeni ve UVA’ya maruz kalma ile ciltte oluşan ve ciltte hasara neden olabilecek diğer serbest radikal türlerini söndürdüğü bilinmektedir. Son zamanlarda yapılan birkaç çalışma, karotenoidlerin cildin erken ışıkla yaşlanmasına karşı potansiyel koruyucu etkilerini incelemiştir. Kırışıklık, pigmentasyon, kuruluk ve elastikiyetsizlik gibi belirtilere karşılık; Beta-karotenin fotoyaşlanma üzerindeki koruyucu etkisine dair düşündürücü kanıtlar vardır. Likopen ve astaksantin gibi diğer karotenoidlerin de fotoyaşlanmaya karşı koruyabileceği öne sürülmüştür. Ayrıca karotenoidlerin serbest radikal söndürme kabiliyetinin; ışıktan korunmaya / erken cilt yaşlanmasının azaltılmasına katkıda bulunabilme özelliği mevcuttur.

 

3.PEKTİN İÇERİĞİ:

Kabak posaları kullanılarak üretimi gerçekleştirilen diğer bir katkı maddesi pektindir.

Pektin polisakkarit yapıda bileşen olup selüloz ve hemiselüloz gibi yüksek bitkilerin hücre duvarında bulunurlar. Poligalakturonik asit, ramnogalakturonik asit, galaktanlar ve arabinogalaktanlar pektinin yapısını oluşturur. Pektinlerin diğer hücre duvarı bileşenleriyle olan etkileşimi, bitkiye esneklik ve mekanik güç kazanımı sağlar. Pektinler, bitki hücresinin büyümesindeki birçok fizyolojik süreçte hücre duvarı özelliklerinin kontrol edilmesinde veya fitopatojenlere (hastalık yapıcı organizmalar) karşı bitki savunmasında rol alırlar. Ayrıca kıvam verici özellikleri de vardır.

Pektin yüksek yapılı bitkilerin hücre duvarının 1/3’ünü oluşturan kompleks bir polisakkarittir. Basit yapılı bitkilerin ise hücre duvarında çok az oranda bulunmaktadır. Hücre duvarının orta lamelinde yüksek miktarda bulunurken plazma membranına doğru

bir azalma görülür. Bitkisel dokuların çoğunda pektin bulunmasına rağmen ticari pektin üretiminde her kaynak kullanılmaz. Pektin jel gücü kuvveti pektin moleküler büyüklüğü ve esterifikasyon derecesine bağlıdır. Bu parametrelerin her bitki türü için farklı olması ticari üretim için her pektinin kullanılamayacağını gösterir. Çeşitli bal kabağı türlerinde bulunan pektininde önemli biyolojik etkileri ve fonksiyonel faydaları bakımından kullanılabileceği belirtilmiştir.

3.A) Pektinin Kozmetik Alanındaki Kullanımı:

Pektin E-440 kodlu doğal bir gıda katkı maddesidir ve birçok gıda ürünü içerisinde yer almaktadır.

Pektin; gıdada, kozmetikte, ilaç endüstrisinde geniş bir alanda kıvam verici olarak kullanılmaktadır.

Kozmetikte balkabağı posasından elde edilen pektinin sıvı ve katı peeling olarak elde edilerek cilt lekelerine, sivilce izlerine, elastikiyet kaybına önemli ölçüde fayda sağladığı gözlenmiştir. Yoğun miktarda proVitamin-A (katoreoid) çeşitli mineraller ve aminoasitler içerdiği bulgularına rastlanmıştır. Cildi doğal peeling ile temizleyerek cilde yumuşaklık kazandırıp, parlak bir görünüm kazandırmaktadır. Bu posalardan elde edilen pektinler, hücrelerin yenilenme hızını arttıran Alfa Hidroksi Asit de içermektedirler.

Ayrıca pektin; şampuanlarda, serumlarda kıvam verici olarak da kullanılmaktadır.

 

NOT: FARMAKOLOJİK ETKİSİ DE MEVCUTTUR:

Pektin farmakoloji alanında birçok kullanım imkanına sahip olmuştur. Kan kolesterol seviyesini düşürücü etkisi çeşitli konu ve araştırma alanlarını beraberinde getirmiştir. Günde 6 g pektin tüketimi kan kolesterol seviyesinin önemli oranda azalmasını sağlarken, günlük 6 g’dan az tüketimin bu etkiye sahip olmadığı ifade edilmiştir. Pektinin toksik katyonları ile zehirlenmeye karşı doğal bir profilaktik madde olarak görev yaptığı belirtilmiştir. Solunum organları ve gastrointestinal kanaldan kurşun ve civa uzaklaştırmasında etkili olduğu gösterilmiştir

Pektinin yüksek miktarda iyonik grup içermesinin süper emici hidrojellerin sentezinde iyi bir polimer matriksi oluşmasını sağladığı bu durumun ağır metal gideriminde etkili olduğu belirtilmiştir. Pektin farmakolojik açıdan gelecek vaat eden bir bileşendir ve günümüzde kolon sağlığı için olan ilaçlarda taşıyıcı materyal olarak düşünülmektedir.

 

KABAK ÇEKİRDEĞİ (PUMPKIN SEED)

1.GİRİŞ
Pepitas olarak da bilinen kabak çekirdeği, yassı, koyu yeşil tohumlardır.
kabak çekirdeği; kabak veya Cucurbitaceae familyasına aittir. Kabak çekirdeği kaynağı olarak kullanılan en yaygın kabak türleri Cucurbita pepo, Cucurbita maxima, Cucurbita moschata ve Cucurbita mixta’dır.
Toprakla yakın ilişkisi olan bitkiler genellikle özel mineral besin kaynaklarıdır . Kabak çekirdeği, uzun zamandır çinko mineralinin kaynağı olarak değerlendirilmektedir. Kabuğunun hemen altında bulunan endosperm zarfı adı verilen çok ince bir tabaka vardır. Çinko, bu endosperm kısmında yoğun olarak bulunmaktadır.
Kabak çekirdeği fenolik asitler hidroksibenzoik, kafeik, kumarik, ferulik, sinapik, protokatekuik, vanilik ve siringik asit dahil olmak üzere çok çeşitli antioksidan bitki besinleri içerir; ve lignanlar pinoresinol, medioresinol ve lariciresinol. Kabak çekirdeği ayrıca beta-sitosterol, sitostanol ve avenasterol dahil olmak üzere sağlığı destekleyen fitosteroller içerir. Kabak çekirdeği çok iyi bir fosfor, magnezyum, manganez ve bakır kaynağıdır. Ayrıca kabak çekirdeği iyi bir protein kaynağıdır.
Kabak çekirdeği, alfa-tokoferol formunda oldukça zengin bir E vitamini kaynağı olmasa da, son araştırmalar kabak çekirdeğinin bize çok çeşitli formlarda E vitamini sağladığını göstermiştir. Bu da cilt için oldukça faydalıdır. Kabak çekirdeği söz konusu olduğunda, E vitamini aşağıdaki formların hepsinde bulunur: alfa-tokoferol, gama-tokoferol, delta-tokoferol, alfa-tokomonoenol ve gama-tokomonoenol. Sonuç olarak: kabak çekirdeğinin E vitamini içeriği, bu gıdada bulunan çeşitli E vitamini türleri nedeniyle normalde beklediğimizden daha fazla sağlık yararı sağlayabilir.

 2.Sağlık yararları

 Antioksidan Desteği:
Kabak çekirdeği, E vitamini gibi geleneksel antioksidan vitaminleri içerir. Bununla birlikte, sadece E vitamini içermekle kalmaz, aynı zamanda Alfa-tokoferol, gama-tokoferol, delta-tokoferol, alfa-tokomonoenol ve gama-tokomonoenol, kabak çekirdeğinde bulunan tüm E vitamini türleridir. Kabak çekirdeği ayrıca çinko ve manganez gibi geleneksel mineral antioksidanlar içerir. Fenolik antioksidanlar, fenolik asitler hidroksibenzoik, kafeik, kumarik, ferulik, sinapik, protokatekuik, vanilik ve siringik asit dahil olmak üzere kabak çekirdeklerinde çok çeşitli formlarda bulunur. Linyanlar gibi antioksidan bitkisel besinler, lignanlar pinoresinol, medioresinol ve lariciresinol dahil olmak üzere kabak çekirdeğinde de bulunur.

2.A)Antimikrobiyal Faydaları:
Kabak çekirdeği, kabak çekirdeği özleri ve kabak çekirdeği yağı; anti-fungal ve anti-viral özellikleri de dahil olmak üzere anti-mikrobiyal faydaları nedeniyle uzun süredir değerlidir. Araştırmalar, birçok antimikrobiyal faydanın kaynağı olarak kabak çekirdeğindeki benzersiz proteinlerin rolüne işaret ediyor. Kabak çekirdeğindeki lignanlar (pinoresinol, medioresinol ve lariciresinol dahil) ayrıca antimikrobiyal ve özellikle anti-viral özelliklere sahip olduğu gösterilmiştir. Kabak çekirdeği proteinlerinin ve lignanlar gibi kabak çekirdeği fitobesinlerinin interferon gama (IFN-gama) adı verilen bir mesajlaşma molekülünün aktivitesi üzerindeki etkisinin, bu gıda ile ilişkili antimikrobiyal faydalarda yer alması muhtemeldir.
 

2.B) EGZEMA’YA FAYDASI:

Kronik el egzaması (HE) en engelleyici dermatolojik şikayetlerden biridir. Kötü prognozlu elleri etkiler. Hastalar ve toplum için önemli finansal, sosyal ve duygusal maliyetlere yol açar. HE prevalansının yüksek olması ve kronik seyri nedeniyle hastanın yaşam kalitesinde önemli bozulmalara sebep olur. Günlük aktiviteleri engeller, psikososyal bozulmaya neden olur, uyku bozuklukları, anksiyete ve depresyona yol açar. Eritem, papüller, veziküller, çatlaklar (fissürler), ağrı, pullanma, hiperkeratoz ve kaşıntı egzamanın tipik klinik belirtileridir.

HE’nin irritan kontakt dermatit, atopik dermatit ve alerjik kontakt dermatit gibi birçok nedeni vardır. Topikal kortikosteroidler tedavinin ilk basamağıdır. Dahası, hastalar yaşam tarzı değişiklikleri, oral antihistaminikler ve kısa süreli sistemik kortikosteroidleri içeren çok çeşitli stratejilerle tedavi edilir. Cucurbita moschataet ve tohumlar, geleneksel Fars tıbbında cilt hasarını azaltmak için son derece saygın bitkilerden biridir ve iltihap önleyici bir madde olarak işlev görür. Ayrıca kabak özü, β-karoten, yağ asitleri, nem ve flavonoidler gibi kimyasal bileşime sahiptir. Ağızdan veya topikal olarak, dermatit gibi birçok cilt rahatsızlığında kullanılabileceğini kanıtlamıştır.

 

2.C) SAÇ ÇIKARICI ÖZELLİĞİ:

Son yıllarda, çeşitli bitki özleri veya bunların biyoaktif bileşenleri, potansiyel saç büyümesini teşvik edici özellikleri açısından değerlendirilmiştir.  2014 yılında yapılan bir çalışmada, androjenik kelliği olan erkeklere 24 hafta boyunca ağızdan 400 mg kabak çekirdeği yağı (PSO) verilmesinin saç büyümesini arttırdığı bildirilmiştir. Kabak ( Cucurbita pepoL.) tohumları besleyici ve tıbbi açıdan önemli miktarda yağ içerir. Ayrıca balkabağında antioksidan, anti-inflamatuar, antimikrobiyal, sitoprotektif ve antidiyabetik etkiler içerir.

Kabak çekirdeği yağı esas olarak miristik asit, palmitik asit, oleik asit, linoleik asit ve linolenik asit dahil olmak üzere doymuş ve doymamış yağ asitlerinden oluşur. Ayrıca, 5α-redüktaz enzimi üzerinde inhibe edici etkilere sahip olan beta-sitosterol içerir.  ayrıca linoleik asit, 5α-redüktaza karşı inhibe edici aktiviteye sahiptir. Bütün bunlardan da görülebileceği üzere Kabak Çekirdeği Yağı (PSO), saç çıkarıcı özelliğe sahip bir bitkidir.

KAYNAKÇA :

https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/24756094/

https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/14319675/

https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/23823930/

https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/27343231/

https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/24257820/

https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/30991700/

https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32802857/

https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/27068642/

https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/31867464/

https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/31763209/

https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/28852445/

https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/33083301/

https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32626358/

https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/31763209/

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC7548497/

https://lipidworld.biomedcentral.com/articles/10.1186/s12944-016-0237-0

https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/25214348/

Şimdi sizinle güzel bir reçete paylaşacağım, kışın en güzel kurtarıcısı olarak gördüğüm kış şurubunu denemenizi çok tavsiye ederim.

Sonbahar mevsimi ile beraber vücut direncindeki azalma, günümüzde düşük bağışıklık sahibi olanların daha çok yakalandığı covid-19 hastalığı ve enfeksiyonların yaygınlaşmasına bağlı üst solunum yolları ve grip şikayetleri de çok görülmektedir.

Soğuk algınlığı da dediğimiz solunum yolları hastalıklarında kullandığımız bir çok ilacın yan etkileri bizleri korkutuyor veya doğal yollarla bunu önlemek isterseniz takviye amaçlı bir reçete paylaşacağım.

Yapımı kolay ve malzeleri çok basit olduğu için her yerden temin edebilirsiniz. Vücut direncini arttırıcı, antikor üretimini arttıran doğal karışım için malzemeler;

  • 5-6cm yaş zencefil
  • 1 adet limon
  • 40gr kestane balı
  • 1 fincan keçiboynuzu pekmezi
  • 1 tatlı kaşığı kekik
  • 1 tatlı kaşığı soğuk sıkım zeytinyağı
  • Yarım çay kaşığı toz zencefil
  • Yarım çay kaşığı toz tarçın
  • Yarım çay kaşığı toz zerdeçal
  • Yarım çay kaşığı toz karabiber
  • 2 adet karanfil

Malzemelerden yaş zencefil ve limonu bütün olarak dilimledikten sonra limonun çekirdeklerini temizleyin. Toz zencefil, tarçın, zerdeçal, karabiber ve kekik havanda bir süre dövüldükten sonra;

Limon taze zencefil parçacıkları havandaki karışım, karabiber ve zeytinyağını rondoda çektikten sonra kavanoz içine boşaltıp üzerine 1 fincan keçiboynuzu pekmezi ve 40 gr balı ekledikten sonra spatula ile eşit karışım elde edinceye kadar karıştırın. Sonrasında kapağını kapatın.

Elde ettiğimiz karışımı 6 saat kadar dolapta dinlendirdikten sonra 4 gün ailecek kullanabileceğiniz kış şurubunuzu hazırlamış oluyorsunuz. Her gün bir veya iki kaşık tüketebilirsiniz.

Unutmamanız için bir not dolapta saklamanızı tavsiye ederim.

Küçük bir not bırakmadan da geçemeyeceğim; dilerseniz çay yüzgecinde süzüp renkli şurup şişelerine koyabilirsiniz. Böylece gün ışığı etkisini azaltmış olursunuz.

Sağlıklı bir kış dilerim.

Teşekkürler

 

     Sonbaharı yaşamaya başladığımız bu günlerde akşam serinliğini alıp götürecek,  soğuk kış günleri için hazırlık niyetine sıcak şarap tarifi vermek istedim.

     Kullanacağımız malzemeler ise;

  • 1 adet sıkmalık portakal
  • Yarım taze zencefil
  • 4 adet karanfil
  • Yarım çay bardağı şeker
  • 1 şişe kırmızı şarap
  • 1 shot bardağı room
  • 1 adet çubuk tarçın

     Kullanacağımız malzemeler üsteki gibidir, şimdi yapılışını paylaşalım sizinle;

     Portakalı sıkalım suyunu tencereye alalım, şekeri ekleyelim içine, şekeri eritmede portakalın asidi onu eritecektir. İçerisine sıktığımız portakalın kabuklarını koyalım, şarabı ekleyelim, karanfili koyalım, tarçını ekleyelim en son taze zencefili soyup küçük dilimler halinde içerisine ekleyelim.

     Kaynamaya başladığında altını kısıp bir saat kadar daha kısık ateşte tamamen birbirlerine karışmaları için bekleyelim.

     Kaynama işlemi bittikten sonra içerişindeki malzemeleri alalım. Sıcak şaraba bir shot bardağı romumuzu ekleyelim ve servis için bardaklara almaya hazır olmuş olsun.

     Üzeri için;

  • Yıldız anason
  • Çubuk tarcın
  • Limon dilimi

     Bardaklarımıza aldığımız şarapların üzerine bir çubuk tarçınımızı yıldız anasonumuzu ve limon dilimimizi yerleştirelim.

     Evet,  her şey hazır. Şimdi sadece vücut balmına dönüşen bir mumu şömine etkisiyle yakalım ve sonbaharın ruhumuzdaki fazlalıkları döküp almasına izin verin.

      Afiyet olsun.

Havanın sıcaklığından bir tek ben mi etkileniyorum, yoksa sizlerde bunalıyor musunuz? Peki, nasıl serinlemeyi planlıyorsunuz? Bazılarımız şanslı bu konuda bahçeleri var, bazılarımızın muhteşem manzaralı balkonları. Öğlende arkadaşlarınız çat kapı sohbete geldiğinde veya biraz kitap okurken çıtırtıyla yanan mumunuza size eşlik etmesi için nefis bir limonata tarifi vereceğim.

Öncelikle birkaç malzeme edinmemiz gerekiyor. O kadar basit ki nane, limon, çilek ve şeker. İste bu kadar basit malzemelerle serinlemek mümkün.

Gerekli malzemeler

  • 500gr çilek
  • 3 adet limon
  • 5 yemek kaşığı şeker
  • 5 su bardağı su
  • 7 adet nane yaprağı

Limoniçe’mizi hazırlayalım

  • İlk şöyle aldığımız çilekleri bir güzel su da saplarından ayırıp bir yıkayalım. Sonra onları güzelce kurulayıp, dilimleyelim.
  • Limonlarımızı elimize alıp beyaz kısımlarını almamaya dikkat ederek rendeleyelim. Rendelenmiş kabukların yarısını ayrı bir kaba alalım, kalanının içine limon sularını sıkalım.
  • Bir bardak sıcak suyun içine şekerimizi koyup eritelim.
  • Bir yandan dilimlenen çilekler sıktığımız limonların kabuklarını da küp küp doğrayıp içine şekerli suyu katalım karıştıralım
  • Sonrasında tüm malzemeleri bir araya getirip karıştıralım el blenderin geçirelim kalan dört bardak suyu ekleyelim.
  • Dinlenmesi için buzdolabına alalım.

Servis etmek istediğinizde biraz buz katıp limoniçenizi üzerine dönüp birkaç dilimde nane kattığınızda servise hazır olacak.

Bu sıcak günlerimizde bahçelerimizin, balkonlarımızın kurtarıcısı diyebiliriz.

Afiyet olsun.

Selamlar!

Başlangıç için muhteşem bir tarif vereceğim. Mutfakta zaman geçirmeyi sevenler, kendini uzmanlaştırmaya çalışanlar için güzel bir yemek sizi bekliyor.      Heyecanlanıyorum tariflerden bahsederken o yüzden direk başlasak mı? Biraz kapsamlı bir başlangıç yemeği yapıyoruz.

Harç malzemeleri ile başlayalım;

  • 100gr Kereviz Sapı
  • 100gr Kuru Soğan
  • 10gr Sarımsak
  • 8gr Taze Zencefil
  • 30gr Tuz
  • 15gr Şeker

Sos malzemeleri;

  • 350gr lime
  • 30gr levrek
  • 200gr buz
  • 3gr acı biber
  • 4 yemek kaşığı hazırladığımız harç

Şimdi yapılışına geçelim mi? En eğlenceli kısım bu olabilir; her zaman bir tablo yediğinizi düşünün ve tüm yemeklerinizi buna uygun şekilde yapın derim.

Şimdi yapılışına geçiyoruz, yeni ve güzel bir tablo yaratıyoruz.

  • Levreği istediğiniz tarzda dilimleyip pişmesi için sosla harmanlıyoruz. Sonrasında sosunu süzüp levrekleri hafif çukur bir servis tabağına alıyoruz ve yeni sosunu ilave ediyoruz. Tatlı patates, kırmızı soğan turşusu, topiko ve kinoa kıtırlarını ilave edip en son üzerine kişniş yaprağı koyup hazır hale getiriyoruz.

Sunumda kullanılacak malzemeleri de hemen paylaşalım;

  • 60gr levrek
  • 100gr tatlı patates
  • 30gr kırmızı soğan turşusu
  • 15gr kinoa
  • 2gr taze kişniş
  • 1gr topiko

Evet! Mükemmel bir başlangıç hazırladınız; kendiniz ya da sevdiklerinize. Mevsiminde mutlaka yapılması gereken bir yemek olarak görmekteyim. Denemek isteyenlere şimdiden kolay gelsin diyorum.

Afiyet olsun.

Pin It