Tarihin en güçlülerinden bir kraliçe. İskenderiye’de doğan prensesimiz aslen Yunan’lıdır. Babası öldüğünde ise daha on sekiz yaşında olan Kleopatra yönetimde kendinden sekiz yaş küçük kardeşine göre daha baskın bir figür haline gelmiştir. Bunun nedenlerinden biri ise babasının her yolculuğuna katılıp, devlet yönetimine hakimiyetinden kaynaklanır.

Halkın içine girebilmek ve halkın kendisini benimsemesi adına kendini Antik Mısır dinine adamıştır. Bir süre sonra ise kardeşi tek başına yönetimi ele geçirmek istemiştir. Bununla beraber Kleopatra’yı ülkeden sürmüştür. Bu hamle karşısında strateji geliştiren Kleopatra kendisine bir ordu kurmuştur.

Kardeşi ile orduları karşı karşıya geldiğinde bu savaşa el atıp durduran Jül Sezar olmuştur. Mısır’da Roma’nın hakimiyetini iyice anlayan Kleopatra, bu yolun Sezar’dan gittiğini de anlamış olmuştur. Kendi ölümünü göze alarak, bir kilimin içine kendini sardırıp Sezar’ın huzurunda sunulmasını sağlamıştır. Bu cesarete ve güzelliğe hayran kalan Sezar, Kleopatra’ya aşkını ilan edip, kardeşi ile tahta geçmesini sağlamıştır.

Kleopatra sadece seksi bir kadın değildir; kudretli bir kraliçedir. Yedi dil bilen entelektüel bir kadındır. Bildiği diller; İbranice, Arapça, Farsça, Ermenice, Habeşçe ve Somali dillerini hem okuyup hem yazabilen özgün bir kadındır.

Akıllı bir kadın olan Kleopatra kendine aşık ettiği Sezar’a Mısır ordusu karşısında kendi gemilerini yaktırmıştır. Çıkan yangın İskenderiye’de bulunan kütüphaneye sıçrayıp insanlığın hafızası kabul edilen kütüphanenin bir kısmını da yakmıştır. Yangın söndürüldükten sonra Nil sularında Kleopatra’nın kardeşinin boğulmuş cesedi bulunmuştur.

En büyük hayali Büyük İskender’in de hayali olarak bilinen tüm dünyaya sahip olmak olan Kleopatra; Roma ve Mısır imparatorluklarını birleştirmeyi hedefliyordu. Bu planlarını bozan tek şey Sezar’ın ölümü olmuştur. Ama bu hayalinden asla vazgeçmemiştir.

Sezarın ölümünden sonra Roma; Doğu ve Batı Roma olarak ikiye ayrılmıştır. Sezar’ın manevi oğlu Octavion ve kardeşi Marcus arasında. Marcus’un ilk yaptığı eylem ise Mısır’a ziyarettir. Geldiği anda Kleopatra’ya aşık olmuştur ve ondan iki adet kız çocuğu doğmuştur.

Aynı zamanda bu güçlü kraliçemizin güzellik uğruna her gün yaptığı bazı rutinler vardır. Bunlardan biri ekçi keçi sütü ile banyo yapmak, bunun nedeni genç kalabilme takıntısından kaynaklıdır. Ama ekşi eşek sütü banyosunun kokusu ağır ve giderilmesi gereken bir koku olduğundan parfümlere çok önem vermektedir.

Parfümü günümüz Antik Mısır parfümleri uzmanları Dora Goldsmith ve Sean Coughlin tarafından Antik Yunan’daki materia medica yazılarından bulunan Thmuis formülleri refarans alınarak bakıldığında çıkan sonuç oldukça tatmin edicidir. Olfaktif denklem yüksek oranda mür içerdiğini kanıtlar. Biraz kaküle, tarçın, yeşil zeytin yağı da destekleyicileri olduğu biliniyor. İçinde alkol bulunmaması ve günümüzdeki parfümlere göre daha uzun süre tende kadığı bilinmektedir.

Her yaptığı olay olan bu kraliçenin ölümü de tartışmalı ve rivayetlere dayanmaktadır. Bir rivayete göre Marcus’un intiharından sonra engerek yılanına kendini ısırttırmış ve zehri ile ölüp gitmiştir. Diğer bir rivayete göre Marcus’un intiharı onu çok sarsmış ve ince ruhu buna dayanamayıp zehir içerek intihar etmiştir. Son iddia ise Octavion’un Marcus’un lümü sonrası Doğu ve Batı Roma imparatorluklarını birleştirip kendi egemenliği altına almaktır. Kleopatra’yı aradan çekip Mısır’ı da almak istemekteydi. Bu nedenle saray görevlilerince öldürtüp intihar süsü vermiştir.

Ne olursa olsun erkek egemen bir dünyada tüm komplo ve itirazlara rağmen iki büyük devlet adamını dize getirmiş bir kadın var. Tek istediği ise evi olarak gördüğü Mısır hükümetini Romalılardan korumak olmasıdır.

Ne derler bilirsiniz savaşta her şey mubahtır.

Sevgilerle

Yoruma kapalı.

Pin It