M.Ö. 615 yılında aristokrat bir aileden gelen Lesbos adasında doğmuştur. Cercylas adında zengin bir adam ile evlendiği bilinmektedir. Cleis adında bir kız çocuğu sahip olduğu anlaşılır. Hayatının çoğunu hiç evlenmemiş genç kadınlar için kurduğu okulu yürüterek geçirir. Şair ve öğretmen olarak üne sahiptir.

Batı edebiyatının ilk kadın temsilcisi Sappho’un hakkında bildiklerimizin çoğunu şiirlerine borçluyuzdur.

Tarihte bilinen ilk şairlerden biridir. Şiirleri Horace ve Plato gibi büyük ustalardan övgüler almıştır. Günümüze ulaşmayı tüm şiirleri başaramamıştır. Ama tek bir eseri günümüzde hala büyük övgü taşır.

Şiirlerinde lirik türünde ve gizemli Arol lehçesi kullanmıştır. Kullandığı dil roma döneminde artık kullanılmayan bir dildir. Eserleri üretilip aktarımı gerçekleşmediğinden parçalar halinde günümüzde var olmuşlardır. Otobiyografi gözüyle bakıldığında yanıltıcı olabiliyorlar.

Platon Sappho’yu onuncu Musa olarak adlandırmıştır. Çığır açan şiirlerine rağmen kendi dönemi ve insan ilişkileri üzerine kedin gözlemlerde bulunmuştur. En çok hatırlandığı yanı ise eşcinselliğidir.

Akademisyenler ise Sappho’nun biseksüel olduğunu düşünüyorlardı. Şiirlerinde tüm formlarıyla güzelliği anlatıyor ve iki cinse karşı aşk şiirleri yazıyordu. Modern lezbiyen kelimelerinin kökeninin de ona dayandığı söylenir. Sık sık Lesbos’lu olarak tanımlanarak evrenselleşmiştir.

Lesbos’lu ve İngilizcedeki Sapphic kelimeleri onun ile çağrıştırılır. Çoğu dizelerinde kadınlara duyduğu arzuyla yoğrulmuştur. Şiirlerinden birinde sevgilisinin boynunu çiçeklerle süsleyip saçlarına misk kokuları sürdükten sonra yumuşak çarşaflar ve pelüş yastıklarla döşeli yatakta arzularını dindirmekten bahsetmektedir.

Sappho’nun öğretilerine baktığımızda şiirlerinin parçalar halinde ulaşmasından Antikçağın kadınlarını ve aralarındaki ilişkileri eşine az rastlanır bir içtenlikle yansıtmıştır. Şiirlerinin hepsinde eğitim seviyesi yüksek çok yer gezip görmüş kadınların yaşamlarından kesitler içermektedir. Kadınlara şiir yazmak, şarkı söylemek, lir çalma gibi uğraşları öğretmiş ve bu konuda yetiştirmiştir. Şiirlerinde kadınların kapalı dünyasını ele alsa da dar görüşlü değildir. Sappho evliliğin ve anneliğin prangasından kendi iradesiyle kurtulan özgür ruhlu bağımsız bir kadın olarak gösterir kendini. Üslubu yaratıcıdır, cesur benzetmeler kullanmıştır. Lir kullanımına öncülük etmiştir.

Sappho’nun ölümüyle ilgili iki teori bulunmaktadır. Bunlardan biri Phaon adında bir balıkçıya duyduğu karşılıksız aşkı nedeniyle ışıltılı kayalıklardan kendini denize atarak intihar etmesidir. Diğer bir şüpheli hikâye ise Sappho’nun Androslu Kerikles ile evliliğinde sapkın tavır ve arzularından öldürüldüğüdür.

Ne olursa olsun güçlü kadınların, zamanın ötesinde yaşayan kadınları bilmek bizlerin görevlerinden biri gibidir. Savaştan vazgeçmeye yaklaştığımızda dönüp tarihteki hem cinslerimize göz gezdirdiğimizde bulundukları çağa kattıkları bizim azimli olmamıza daha çok inandırır.

Sevgilerle.

Yoruma kapalı.

Pin It