İnsanoğlu sosyal bir varlık olduğu için birbirleri ile iletişim içinde olmak zorundadır ve bunu en iyi başaran toplumlar en köklü kültüre sahip olanlardır.Çağlar boyunca tiyatro toplumların kültür alt yapıları içinde en vazgeçilmez sosyal iletişim fenomeni olarak yerini korumaya almıştır.Bazen o karşımıza, bir kabile liderinin egemen olmak için yaptığı din ayini şeklinde çıkar.Antik çağlara gelindiğinde, mermer sütunlar arasında sahneleri olan devasa amfi tiyatrolar inşa ederler onun için. Bu sahneler; bazen savaş destanlarının, intikam hikayelerinin sergilendiği tragedyalarda gözyaşları ile ıslanır, bazen Olympos’un tanrılarının iktidar savaşları sırasında çakan şimşeklerle aydınlanır.Bir bakarsanız bağ bozumu şenlikleri sırasında bereket ve şükran konulu eğlenceli hikayelerin anlatıldığı bir halk seyirliğine mekan olur.Bazen mermer sütunlar arasında konuşan bir filozofun elinde, felsefi söylemlerini öğrencilerine aktarırken, aracılık ederken görürüz onu, orta çağın en karanlık dönemlerinde bile yok olmamıştır.Onca baskı, zulüm ve taassuba rağmen tiyatro ayakta kalmıştır.Kiliselerin kutsal sularda yüzen, tütsülenmiş duaları ile genç rahiplerce İncil’den bölümlerin tasvir edildiği canlandırmalarla yine de karşımıza çıkmıştır.Anadolu’nun bağrında Hacivat ve Karagöz ile gölge oyunu şeklinde, toplumun gece eğlencelerinin vazgeçilmezi olurken, Kavuklu ve Pişekar ile orta oyunlarında toplumun vicdanı olarak karşımıza çıkar.Tasavvufun iyilik, barış ve kucaklaşma felsefesini, bir neyin, bir kudümün mistik müziği eşliğinde raks eden Mevlevi semazenlerinin Tanrı’ya yakarış dansı ile gözler önüne serer.

Bazen; mis kokulu tütsüleri, mum ve kandilleri arasında arınarak Nirvana’ya ulaşmaya çalışan Hindu rahibin ayini ile bazen doğadaki renklerle bezeli bir ejderin kostümü içinde Kabuki oyuncusunun orman dekoru sahnedeki fantastik dansı ile karşımıza çıkar.

Bazen de Himalaya’ların eteklerine kadar uzanır, Budist Tibet rahibinin manastır bahçesinde, kötü ruhları kovmak için geyik maskesi ile yaptığı ‘cham’ dansı olarak karşımıza çıkar.

Barok döneminde o bazen rengarenk giysileri içindeki lüle saçlı oyuncularla saray ve erkanın an sıkıntılarını gidermeye çalışır, bazen ezilen sokak oyuncuları ile halkın karşısına geçip saray ve burjuvaların yaşamını hicveder.

Bugüne gelindiğinde tiyatro; karşımıza hala klasik formunu koruyarak çıkabiliyor gibi görünse de dijital çağın başlaması ile birlikte biz onu küresel hale gelen insanlar arası ilişkilerin hemen tüm formlarında görebilmekteyiz artık.

Gift hale gelen insan ilişki ve iletişim şekillerinin her form ve aşamasında onu tanıdık maskelerinden birini takarak karşımıza hep çıkmakta olduğunu görebiliriz.

Bugün Japonya gibi birçok sanayi ülkesinin iş insanları; başarı yollarında aldıkları teknik ve meslek eğitimlerinin yanında artık tiyatro ile yakın bağ kurarak psikodrama eğitimi de almaya başlamışlardır.

Bakınız; podyumda o yılın gözde giysilerini sergilemek için müzik eşliğinde dans edercesine yürüyen o mankene, o anda ‘moda’ adlı tiyatro oyunun bir oyuncusu değil mi?

Tiyatronun tiyatro olabilmesi için her zaman bir izleyicisi olmuştur. Sahnelenen bir oyunda, izleyici oraya gelir, izler, duyguları paylaşır ve gider. Perde kapandığında oyuncular girdikleri rollerini kulise bırakıp gerçek hayatlarına dönerken; izleyici de kendi gerçek dünyasına döner.

Bu onun kendi istem ve iradesi dâhilin de gerçekleştirdiği bir sosyal aktivitesidir ve roller bellidir. Oyuncular sahnede, kendisi izleyici koltuğundadır.

Ancak bugün artık söz ettiğimiz nedenlerle iç içe geçmiş ilişkiler yumağındaki dünya, kocaman bir tiyatro sahnesi haline gelmiştir.

Ve bu sahnede artık interaktif bir oyun sergilenmektedir..

Yazar

Merhaba! Ben Asuman DABAK. Ben bir tiyatro sanatçısıyım. Size bugün burada evrensel bir sanat dalı olan tiyatronun gelişim süreci ve onun süjesi olan insanın, tiyatro ile olan bağı hakkında konuşacağım. Sizlere, tiyatro sanatçısı olarak kendi gözlem ve deneyimlerimi aktarmanın yanı sıra kendilerine minnet borçlu olduğumuz bilim insanlarının, düşünürlerin bizlere aktardığı değerli çalışmalarının referans ve ışığında bu sanat dalının ortaya çıkışı ve gelişimi hakkında bilgi sunmaya çalışacağım.Teşekkürler.

Yoruma kapalı.

Pin It