Yazar

Asuman DABAK

Browsing
Çocuk mahkemesi ne demek bilir misiniz ?

Acaba oraya getirdiğimiz çocuk, hangi oyunu sahneye koydu, rolünde hangi ebeveyni taklit etti. O aslında yaşadığı toplumun kollektif olarak yazdığı bir oyunu sahneye koymaktan başka ne yapmış olabilir ki?

Başından beri söylediğimiz gibi; insan doğuştan taklit yeteneğine sahip bir canlıdır. Ve gelecek kuşaklar dünya denilen bu kirli sahnede oynanan kötü oyunları izleyerek büyüyorlar. Işıklar içinde uyusun Aziz Nesin’nin dediği gibi :

Bazen bilinçsizce sahnelediğimiz günlük oyunlarda, atalarımızdan öğrendiğimiz tüm taklit yeteneklerimizi kullanarak ürettiğimiz soytarılıklarla. Onlara; onların o küçük beyinlerine gönderdiğimiz her algı, bir önceki ile mantık ve akıl ölçüsünde örtüşmediği anda yarattığımız yıkımlar onların öğrenme sürecin tahrip eder. Onların yapmalarını istediğim şeyleri önce kendimiz yapmalıyız. Çünkü söz, eylemin ancak gölgesi olabilir. Onlar ataları gibi önce görerek öğrenir.

Bu bir yetişkin oyunu.

Hayatın ta kendisi olan bu oyunun oyuncusu olan bizler, doğamızdan gelen müthiş taklit yeteneğimizle birbirimize iyi ve kötü hikayeler anlatmaya devam ediyoruz.

Ancak gözden kaçırdığımız çok önemli bir ayrıntı var ;

Çağdaş tiyatro, tiyatroyu şöyle tarif eder;  ‘’Bir kişinin herhangi bir gösterisini, bir tek kişi bile, göz ucuyla izlediği anda o artık tiyatrodur.’’ Der.

Tiyatrocular bize tiyatronun izleyicisiz olmayacağını söylüyorlar. Evet! İşte o ayrıntı bize, sahnelediğimiz bu gösterinin gerçek bir tiyatro olduğunu gösteriyor. İzleyici nerede mi dersiniz?

İnsanoğlu sosyal bir varlık olduğu için birbirleri ile iletişim içinde olmak zorundadır ve bunu en iyi başaran toplumlar en köklü kültüre sahip olanlardır.Çağlar boyunca tiyatro toplumların kültür alt yapıları içinde en vazgeçilmez sosyal iletişim fenomeni olarak yerini korumaya almıştır.Bazen o karşımıza, bir kabile liderinin egemen olmak için yaptığı din ayini şeklinde çıkar.Antik çağlara gelindiğinde, mermer sütunlar arasında sahneleri olan devasa amfi tiyatrolar inşa ederler onun için. Bu sahneler; bazen savaş destanlarının, intikam hikayelerinin sergilendiği tragedyalarda gözyaşları ile ıslanır, bazen Olympos’un tanrılarının iktidar savaşları sırasında çakan şimşeklerle aydınlanır.Bir bakarsanız bağ bozumu şenlikleri sırasında bereket ve şükran konulu eğlenceli hikayelerin anlatıldığı bir halk seyirliğine mekan olur.Bazen mermer sütunlar arasında konuşan bir filozofun elinde, felsefi söylemlerini öğrencilerine aktarırken, aracılık ederken görürüz onu, orta çağın en karanlık dönemlerinde bile yok olmamıştır.Onca baskı, zulüm ve taassuba rağmen tiyatro ayakta kalmıştır.Kiliselerin kutsal sularda yüzen, tütsülenmiş duaları ile genç rahiplerce İncil’den bölümlerin tasvir edildiği canlandırmalarla yine de karşımıza çıkmıştır.Anadolu’nun bağrında Hacivat ve Karagöz ile gölge oyunu şeklinde, toplumun gece eğlencelerinin vazgeçilmezi olurken, Kavuklu ve Pişekar ile orta oyunlarında toplumun vicdanı olarak karşımıza çıkar.Tasavvufun iyilik, barış ve kucaklaşma felsefesini, bir neyin, bir kudümün mistik müziği eşliğinde raks eden Mevlevi semazenlerinin Tanrı’ya yakarış dansı ile gözler önüne serer.

DRAM

  1. yüzyılda trajedinin sıkı kurallarını yıkmak amacıyla meydana getirilen tiyatro türüdür.

Dramın başlıca özellikleri;

  • Konusunu günlük hayattan ya da tarihin herhangi bir devrinden seçebilir.
  • Hem acıklı hem komik olaylar aynı oyunda iç içe bulunur.
  • Kahramanlar hem soylulardan hem sıradan insanlar arasından seçilir.
  • Üç birlik kuralına uymak zorunda değildir.
  • Her tür olay seyircinin karşısında gerçekleştirilebilir.
  • Şiir, düzyazı karışık halde bulunur.

En ünlü dram yazarları:

İngiliz yazar Shakespeare dramın ilk ürünlerini vermiştir. Ancak bu türün özelliklerini Victor Hugo belirlemiştir. Şehitler, Geothe diğer ünlü dram yazarlarıdır.

 

Türk edebiyatında;

Türk edebiyatında Batılı anlamda sahne tiyatrosu Tanzimat’tan sonra görülür. Bundan önce Halk arasında yüzyıllar boyu sürmüş seyirlik oyunlar vardı. Ortaoyunu, meddah, Karagöz ile Hacivat bunların başlıcalarıdır.

 

 

Müzikli Tiyatro:

a)Opera: Sözlerinin tümü ya da çoğu ‘’koro, solo, düet’’ biçiminde şarkılı olarak söylenen müzikli tiyatro eseridir. Oyunculara, orkestra eşlik eder.

b)Operet: Eğlenceli, hafif konulu, içinde bestesiz konuşmalar da bulunan müzikli tiyatrodur. Daha çok halk için yazılmış eserlerdir.

c)Opera Komik: Operetin; yüksek sınıf için yazılmış besteli biçimidir.

d)Vodvil: Hareketli, eğlenceli bir konuya dayanan, içinde şarkılara da yer verilen hafif komedidir. Bu nedenle vodvil, bir ‘komedi türü’ olarak da gösterilir.

e)Bale: Konusu; türlü dans ve davranışlarla anlatılan müzikli sözsüz tiyatro türüdür.

 

 

‘’İnsanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatıdır.’’  William Shakespeare; tiyatroyu bu şekilde tarif etmiştir.

Tiyatronun hem objesi hem de süjesi insan olunca, insanın tarih sahnesine ilk çıkışından günümüze kadar onunla bu bağı ne zaman kurduğunu ve bunu neden ve nasıl yaptığına da kısaca göz atmamız gerekir diye düşünüyorum.

Pin It