Tag

ruhsal gelişim

Browsing

Korku, tıpkı sevgi gibi bir enerjidir. Hayatınızı kurtarabilir, aynı zamanda gücünüzü de vakumlayabilir. Eğer korkumuz olmasaydı, kendimizi güvende tutamazdık. Örneğin; binaların çatılarından atlamak, hızla akan bir trafikte karşıdan karşıya geçmek ya da sağlığımızı hiçe saymak gibi şeyler yapabilirdik. Gerçek şu ki; bizler süper kahramanlar değiliz ve bu yüzden korku mekanizmamız bizi bilinçli davranmaya programlar. Ancak elbette bizi koruyan panik ve kaygı ile büyüyen, ruh sağlığımızı olumsuz etkileyen değil, makul ve sağlıklı korkudur!

“Dikkatinizi tamamen kendiniz ilgilendiren şeylere odaklayın ve başkalarına ait olanların onların sorunu olduğu, hiçbirisinin size ait olmadığı konusunda net olun.” ~ Epictetus

 Dramaya bağımlı mısınız? Belki farkında değilsinizdir ama çoğu insan gibi siz de başkalarının sorumluluklarını üstlenirken, aslında kendi hayatınızda dramaya bağımlılık geliştirmişsinizdir.

Değersizlik duyguları hayatınızın herhangi bir döneminde ortaya çıkabilir. Böyle zamanlarda birdenbire doğru kararlar alamadığınızı veya hayatınızda sahip olduğunuz şeylere layık olmadığınızı hissettiğinizde, neler olduğunu merak ediyor olabilirsiniz. Kendinize olan güveninizi kaybetmeyin. Çünkü hepimiz zaman zaman benzer biçimde kendimizi değersiz hissedebiliriz.

Bu duygular yaşamınızın herhangi döneminde geçmiş deneyimlerinize dayanarak tetiklenebilir. Önemli olan sizin artık birilerinin alay ettiği, eleştirdiği, susturduğu küçük çocuk değil, bir yetişkin olduğunuzu fark etmenizdir.

Eğer kendinizi karamsar ve mutsuz hissediyorsanız, küçük kazalar, tartışmalar yada agresif insanlar çok daha can sıkıcı bir hal aldıysa, uykularınız düzensizleştiyse ve konsatre olmakta güçlük çekiyorsanız topraklanma ihtiyacı içindesinizdir. Topraklanmış olmak, enerjinizi dengelemek ve evrenle birlikte akmak anlamına gelir. Tam tersi ile zayıflayan yaşam bağlarını işaret eder. Dünyaya köklenmek, daha net düşünmeye, daha zinde hissetmeye, yaşam enerjisiyle dolu olmaya ve inişli çıkışlı bir vibrasyon yerine, daha sakin kalmaya olanak tanır.

Bir şeyler ters gittiğinde, doğal olarak suçlanacak birini aramaya başlıyoruz ve bu kişi genellikle kendimiz oluyoruz. Fakat kendimizi suçlamak olan durumu değiştirmiyor. Bazı şeylerin nasıl şekilleneceği bizim dışımızda gelişiyor. Herhangi bir konuda elimizden geleni yapmak bazen yeterli olmuyor.

İşte bu nedenle ne kadar çok uğraşırsanız uğraşın, bir şeyler istenen sonuca ulaşamıyorsa bunun sorumlusunun yalnızca siz olduğunu düşünüp kendinize haksızlık etmeyin.

Yoga, kilo vermekten, esnemekten, düzgün bir fiziğe sahip olmaktan ve hangi pozu ne denli başarılı bir şekilde uygulayabildiğimizden çok daha fazlasıdır.

Çünkü Yoga’da başarılan en öncelikli şey, ayağınızı başınızın arkasına götürebilmeniz veya başınızın üzerinde durabilmeniz değil, belki de ilk defa kendinizle baş başa kalabiliyor olmanızdır. Yoga zamanları kendinize verdiğiniz en güzel ve en etkili hediyedir. Yoga bizi bize öğretir, çok uzun zamandır unuttuğumuz kendimizi tekrar hatırlamaya başlarız. Hem fiziksel hem zihinsel sınırlarımızı keşfederiz.

Kimi zaman hayatın zor ve karmaşık olduğunu düşünürsünüz. Yeterince mutlu olamadığınızdan ya da bir şeylerin ters gittiğinden yakınırsınız. Sanki evrendeki her şey sizi sabote etmek için birbiriyle yarışıyordur!

Oysa aslında hayat sandığınız gibi değildir. Başınıza gelen her durum sizin seçimleriniz sonucunda tezahür eder. Hayatınızın itici gücü, enerjinizi ve dikkatinizi neye verdiğinizle doğru oranlıdır. Odaklandığınız yer her ne olursa olsun, bilinçli ya da bilinç dışı olarak enerjiniz o yöne doğru akar.

Pin It